Japon Yönetmen Shoei Imamura, 1983 Cannes Film Festivalinde en iyi yönetmen ödülünü aldığı Narayama Türküsü (The Ballad of Narayama) filminde 19. yüzyılın sonlarında Narayama Dağı’nın eteklerindeki ücra bir Japon köyünde aşırı yoksullukla başa çıkabilmek için benimsenen acımasız bir geleneği anlatır: 70’ine gelen ihtiyarlar ölüme terk edilmek üzere dağın doruğuna bırakılır. 21. yüzyılda, Türkiye’de Narayama dramının tümüyle geçmişte kaldığını söylemek mümkün mü? Emekli aylığı kuyruğunda ölen emekliler, çöpe atılan yiyecekleri toplayan yaşlı insanlar, bir ömür çalışıp emekli olduğunda huzur bulmayı uman ama daha güvencesiz ve eğreti işlerde çalışmak zorunda kalan emekliler Narayama dramının sürdüğünü göstermiyor mu?
2000’li yıllarda “reform” diye diye yoksul ve mutsuz milyonlarca emekli yaratıldı! 21. yüzyıl Türkiyesi’nde “Narayama Türküsü” devam ediyor hâlâ!