Bazı haftalar insanın eli kaleme gitmiyor.
Yazacak şey kalmadığından değil, yazacak öyle çok şey olduğundan.
Bazen zaten bu mevzuda yazmışlığı çok olduğundan. (…)
Bazen işte boş sayfaya bakarken insan, sanki kurabileceği tüm cümleleri önceden kurmuş gibi hissediyor.
Acı bitmiyor, açlık bitmiyor, haksızlık, adaletsizlik bitmiyor. Hiçbir başlık azalmıyor, her gün yenisi ekleniyor.
Şimdiye kadar beş bin kez kullanmışımdır adalet kelimesini. (…)
Ben bu pazar bir tiyatro oyunu anlatmak isterdim.
Büyük bir salonda, kırmızı kadifeler ağır ağır açılırken yaşadığım heyecanı tarif etmek isterdim.
Vakit olmadı, uzundur gidemedim. Yollar hep alanlara, adliyelere çıkıyor. Unutmaya yüz tuttuğum bir histir.
O hafızamızdaki salonların dönüşümündendir belki.
Kalabalık bir dost masasında bir kelimenin çağrışımıyla büyüyen tartışmayı anlatmak isterdim.