Kestirmeden ’17/25 Aralık dosyaları’ dediğimiz günlerin özü özeti ses kayıtlarıydı. Gizli dinlemelerle elde edilmişlerdi, ardı ardına internete aktarıldılar. Türkiye’yi sallayan, Tayyip Erdoğan komutasındaki AKP tayfasına “Ulan çok yıllar sonra güç bela elde ettiğimiz ve tadını doya doya çıkarmakta olduğumuz iktidar elimizden gidiyor mu” paniğine sürükleyen; geceleri ter içinde uyandıkları karabasanlara yol açan heyecanlı günler yaşadık.
Sonra Erdoğan önderliğindeki pişkin siyasetçiler bu badireden ancak “İnkâr, yüksek sesle inkâr, inadına inkâr, asla geri adım atmadan inkâr” yoluyla kurtulabileceklerine karar verdiler.
Ardından da hâlâ sürüp gitmekte olan ‘AKP – Cemaat savaşları’ başladı. Bugünkü durum Cemaat’in ağır kayıplar vererek çekilmekte olduğunu, AKP’nin ise savaşı kazandığı ama düşmanı tümüyle yok edemediği için hâlâ uykularının kaçtığını gösteriyor.
Bugünleri bırakıp o günlere dönelim.
O günlerde kafamda çengellenen bir soruydu: Cemaat gizli dinlemeleri kendisinin yaptığını ve internete kendisinin sızdırdığını adeta kabul etmiş bir suskunluk içinde kaldı. Neden?