Demem o ki boşuna Suriye’ye müdahale planları yapmayın. Suriye size geldi.
7 Haziran’ın ardından hayaller, gerçekler
7 Haziran genel seçimlerinin sonuçları, seçmenin verdiği mesajlar, olası koalisyon senaryoları üzerine yazılanları okudukça aklıma sosyal medyada sıkça paylaşılan bir duvar yazısı geliyor; ‘Hayaller Paris, gerçekler Eminönü’.
Bir AKP karşıtından AKP sevdalılarına mektup
Kenan Evren’e karşı ne hissediyordunuz? Sevgi mi, öfke mi? Birine karşı hissettiklerinizi diğeri için hissetmiyorsanız, birine öfke duyarken diğerine duymuyorsanız sorgulamanız gereken başkaları ya da sadece siyasi tercihleriniz değil. Başka bir şey.
‘Yeni Türkiye’ safsatası bir yana, bildiğiniz Türkiye Cumhuriyeti bitti
AKP iktidarı Türkiye ‘kurgusu’nun limitlerini gözler önüne serdi; kökü geçmişe miras sorunları daha da derinleştirerek gelecek kuşaklara kolay kolay kalkmayacak bir enkaz bıraktı. Çözüm diye ortaya atılan Yeni Türkiye safsatasını bir kenara bırakacak olursak, Türkiye Cumhuriyeti bildiğimiz, bize öğretilen anlamıyla bitti.
‘Sert mi yumuşak mı, kanlı mı kansız mı?’
7 Haziran genel seçimleriyle yeni rejime geçişin, Necmettin Erbakan’ın deyimiyle, ‘sert mi yumuşak mı, kanlı mı kansız mı’ olacağı belirlenecek.
Ali Bayramoğlu’na bir yanıt: Waldo sen neden burada değilsin?
UMUT ÖZKIRIMLI Diken’de yayımlanan ‘Otoriterleşme ve büyük resmi görmek’ başlıklı bir önceki yazımda Batı kamuoyunun (Yeni) Türkiye’ye yönelik eleştirilerine verilen tepkileri konu edinmiş, buradan hareketle, bu eleştirilere katılanlara açıkça hakaret eden Etyen Mahçupyan ve Süleymen Seyfi Öğün’ün yanı sıra, Türkiye’nin otoriterleştiğini düşünenlerin ‘kestirme’ve ‘önyargılı’ bir okuma yaptığını ileri süren ve onları ‘yeni oryantalist bir tavır‘ sergilemekle itham […]
Otoriterleşme ve büyük resmi görmek!
Büyüyen Türkiye’nin imajını ‘fena halde yanılan’ entelektüeller mi bozdu, Erdoğan mı?
‘Yeni Türkiye’nin üç ‘genç aydın’ı üzerinden rakamlarla yandaşlık
Bu üç ismin seçilme nedeni, iktidarın en ateşli savunucuları arasında olmaları, iktidara yakınlıkları (Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın gezilerine sık sık katılmaları, onlarla özel söyleşiler yapmaları), görünürlükleri (birden fazla mecrada yazmaları, iktidar yanlısı kanallarda program yapmaları ya da neredeyse her gece ayrı bir programa konuk olmaları), kendilerini liberal, demokrat olarak tanımlamaları ve bağımsızlıktan ödün vermediklerini düşünmeleri.
Ölü seçici bir ‘genç akil’
Oğur’un sessizliği, olayın failleri olarak gösterilen ve bizzat başbakan tarafından “bir-iki saat içinde cezalandırıldıkları” iddia edilen dört kişinin olayla ilgisi olmadığı ortaya çıktıktan sonra da sürecekti. Yoksa Oğur, ben ‘Ölüye ölü demem, öldüren PKK’lı olmadıkça’ düsturunu mu benimsiyordu?
Çözüm sürecine dair bilmek istediğiniz her şey
Süreç çökerse, lafı eğip bükmeye gerek yok, Türkiye’yi bekleyen iç savaştır.