İstanbul’da atık su tesislerinden numuneler toplandı. Diğer kentlerden de alınacak numuneler üç laboratuvarda incelenecek. Bu yöntemle salgının seyrinin ve hangi bölgelerde yoğunlaştığının tespit edilmesi amaçlanıyor.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 14 Nisan’da virüsün su ve atık sulardaki varlığının araştırılacağını, bu konuda olası risklere karşı erken uyarı sisteminin geliştirileceğini söylemişti.
Türkiye Su Enstitüsü Başkanlığı koordinatörlüğünde, Doç. Dr. Bilge Alpaslan Kocamemi ve moleküler biyolog Dr. Halil Kurt danışmanlığındaki çalışmalar geçen günlerde başladı. Atık tesislerinin giriş-çıkışlarından alınan numuneler, Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün laboratuvarlarında analiz ediliyor. Burada kantitatif PCR (qPCR) analizleri ve virüs miktarı tayini yapılıyor.
İstanbul’dan başlandı
Doç. Dr. Bilge Alpaslan Kocamemi, projenin ilk aşaması olarak virüsün ölçüm metodolojisinin oluşturulduğunu ifade etti.
Doçent, Türkiye’nin şu an atık sularında virüsü takip edebilecek ölçüm teknolojisine sahip olduğunu belirterek, projenin ikinci aşamasının virüsün, atık sulardaki yayılımını incelemek olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Kocamemi, ilk olarak vakaların yüzde 65’inin bulunduğu İstanbul’daki atık sulardan numune alındığını, tesislerin girişlerinde virüs taraması yapıldığını aktardı.
‘Atıklarında virüs var’
Kocamemi, hastaların idrar ve dışkısında virüsün bulunmasının gayet olağan bir durum olduğunu, bunu gözlemlemenin sürpriz bir durum olmadığını ifade etti.
Doçent, çalışmanın önemini şu sözlerle anlattı: “Buradaki maksat şuydu; ‘Tesisin girişinde SARS-CoV2 var mı’ Bunu atık suda ölçerek, ‘Biz acaba vaka yayılımını daha detaylı inceleyebilir miyiz’ idi. Bunu da şöyle izah edeyim; biz yayılımı hastaneye giden hastaların yapılan testlerinden görüyoruz. Oysa ki bu hastalığı belirti göstermeden, ayakta geçiren kişiler var. Bunların da tabii ki dışkı ve idrarlarında bu virüs var. Dolaysıyla atık sudan bu virüsün yayılımını izleyebilme şansımız olursa, şu anki yayılımı daha net gözlemleyebiliriz. En önemlisi de bir ikinci atak olması durumunda da ‘Daha salgın boyutuna gelmeden, acaba hastalığın seyri hakkında bilgi verebilir miyiz, bir ‘erken uyarı sistemi’ geliştirilebilir mi’ çalışmasıydı.”
Tüm kentler analiz edilecek
İstanbul’daki yedi tesisten alınan numunelerin analiz edildiğini belirten Doç. Dr. Kocamemi, şöyle devam etti: “Vaka sayıları ile ilişkilendirme ve modelleme çalışmaları için henüz erken çünkü bunun için 80 ilden gelecek olan analizlerin de sonuçlanması gerekiyor. Daha fazla veriye ihtiyacımız var. Daha fazla istatistiki analize ihtiyacımız var. Bunlar arka planda, bu süreçte devam ediyor olacak. Devlet Su İşleri’nin yardımlarıyla, pazartesi itibariyle 80 ilden atık su numuneleri tesislerden toplanarak bu bahsetmiş olduğum üç laboratuvarda (İstanbul, Ankara ve Samsun’da) ölçümleri yapılacak.”
Yalnızca varlığını gösterecek
Doç. Dr. Kocamemi, analizlerin PCR testleriyle yapıldığını belirterek, testlerine virüsün aktif ya da inaktif olup olmadığını göstermeyeceğini, yalnızca atık suda bulunup bulunmadığını göstereceğini kaydetti.
Doçent, bazı kentlerde atık su tesislerindeki arıtmanın ardından suların kullanıldığını, çalışma kapsamında arıtılan suda yapılan dezenfeksiyonun virüse nasıl etki edip etmediğine de bakılacağını aktardı. Ayrıca atık su tesislerinde bertaraf edilen çamurda virüs kalıp kalmadığına da bakılacak.
Kocamemi, salgın sona erdikten sonra da geliştirilecek erken uyarı sistemi sayesinde Türkiye’de yeni bir salgın çıkmadan haberdar olunabileceğini anlattı.