Kazakistan’ın başkenti Astana’da Suriye gündemli yüksek düzeyli toplantı sonrası ortak bildiri yayınlandı. ‘Suriye’nin kuzeydoğusundaki gayrimeşru öz yönetim teşebbüsleri ve yerel seçim girişimiyle sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her teşebbüsün reddedildiği’ belirtildi.
Kazakistan’da Türkiye, Rusya ve İran’ın Astana’daki Suriye konulu ’22’nci Yüksek Düzeyli Toplantı’ sona erdi. Toplantıda Türkiye’yi büyükelçi Mustafa Yurdakul temsil etti.
ANKA‘nın haberine göre ortak bildiride Suriyeli mültecilerin geri dönüşü ve Türkiye’nin Suriye’yle ilişkilerini ‘normalleştirme’ çabalarına ilişkin şöyle dendi:
* Terörle mücadele edilmesi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) katılımıyla Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşü için uygun koşulların oluşturulması, siyasi sürecin canlandırılması ve tüm Suriyelilere insani yardımın engelsiz aktarılmasının sağlanması için Türkiye’yle Suriye arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı, iyi niyet ve iyi komşuluk ilişkileri temelinde yeniden tesis edilmesine yönelik çabaların sürdürülmesinin önemini vurgulamışlardır.
* İki ülkenin de birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı prensibine tam bağlılık temelinde Türkiye ve Suriye arasında iletişimin devamının önemini teyit etmişlerdir.
Bildiride tarafların Suriye’de askeri çözüm olamayacağına dair kanaatlerini ifade ettiği belirtilirken, Suriye’nin kuzeydoğusundaki duruma ilişkin şunlar kaydedildi:
* Taraflar Suriye Arap Cumhuriyeti’nin kuzeydoğusundaki durumu ele almışlar ve bu bölgede kalıcı güvenlik ve istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunması temelinde sağlanabileceği hususunda mutabık kalmışlardır.
* Suriye’nin kuzeydoğusundaki gayrimeşru öz yönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele ve yerel seçim girişimi kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü teşebbüsü reddetmişlerdir.
* Suriye’nin birliğini zayıflatmayı amaçlayan ve Fırat’ın batısından da gerçekleşen sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı koyma kararlılıklarını yeniden teyit etmişlerdir.
* Suriye’ye ait olması gereken petrol ve diğer kaynakların yasa dışı olarak ele geçirilmesine ve aktarılmasına karşı olduklarını yinelemişlerdir. Bu eylemlerin ve Suriye ekonomisi üzerine tek taraflı olarak uygulanan yaptırımların olumsuz etkilerine dikkat çekmişlerdir. Terörü destekleyen devletlerin Suriye devletinin birliğini zayıflatan eylemlerini kınamışlardır.
* Arap aşiretleriyle çatışmalara da neden olan zorla silah altına alma, barışçıl gösterilerin bastırılması, eğitim alanındaki ayrımcı uygulamalar ve müfredat dayatmayla siyasi eylemlere, gazetecilere, toplanma hakkına ve seyahat hürriyetine getirilen kısıtlamalar dahil olmak üzere ayrılıkçı grupların Fırat’ın doğusunda sivillere yönelik her türlü zulmü karşısında derin endişe duyduklarını ifade etmişlerdir. BM başta olmak üzere uluslararası toplumu bu ihlalleri ortaya koyma çağrısında bulunmuşlardır.
* Herhangi bir ülkenin, bireysel etnik ve inanç nüfus gruplarının terörist ve ayrılıkçı isteklerinin körüklenmesi ve bahsi geçenlerin silahla donatılmasına dönük her türlü çabasını kınamışlardır.