Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
“Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi, daha sonra da Türkiye Cumhuriyeti’nin hep uyguladığı bir ilke haline geldi. Yunanistan dahil, bütün komşu ülkelerle ve daha uzaktakiler dahil birçok ülkeyle, dostluk, kardeşlik, saldırmazlık, işbirliği gibi sıfatlar taşıyan antlaşma ve sözleşme belgeleri imzaladık.
İkinci Dünya Savaşı süresince bağlı kaldığımız ilke de aynı çizgideydi. Ve başarılı çizgimizle, dünya ülkelerinden pek çoğunun varmak isteyip de varamadığı sonuca ulaştık. Savaşa, son birkaç hafta için şeklen girsek de fiilen girmemeyi başardık.
Bu Atatürk’ün ölümünden sonra, İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı sırasında alınan bir sonuçtu ama Atatürk’ün liderliğinde olduğu gibi İnönü’nün liderliğinde de gerekleri yerine getirilerek uygulandı.
Kısacası: İkinci Dünya Savaşı sırasında, Türkiye’nin yönetiminde bulunan lideri Atatürk de olsa, İnönü de olsa, uygulanan politika farklı olmayacaktı.
Çünkü, Atatürk döneminde devletin yönetiminde yer almak durumunda olan yetkililerin, başta Cumhuriyetimizin kurucu lideri Atatürk olmak üzere, büyük kısmı, ülkenin siyasetini yönetmekte maceracılıkları olmayan, eski tecrübeleri de göz önünde tutan, gerçekçi, dikkatli ve liyakatli insanlardı.