7 yıl önce 2007 Temmuz seçimlerine dair şu notu düşmüşüm bu köşede:
İrtica ve bölücülük tehlikesi üzerine kurulu, tehdide dayalı meydan okumalar, linç girişimleri, suikastlerle gelen bir otoriterleşme dalgasına bir bütün olarak göğüs gerilmiş, askere ilk defa bu denli açık ve kitlesel bir tavır konulmuştur. ‘Beyazlar’, ‘liberaller’, ‘solcular’, ‘azınlıklar’ bu ülkede belki de ilk kez her hangi bir kompleks duymadan, ait oldukları kesim ve geleneğin dışında, hatta karşısında yer alan bir siyasi partiye askeri girişime karşı destek vermişlerdir.
1990’dan bu yana Türkiye’de ilk kez farklı kimlik ve kesimler bir siyasi parti üzerinden yeni ve sıcak temas kurmuşlardır. 1990’lı yıllar itibariyle toplumsal gruplar arasındaki kopuşların demokrasi ortak paydası etrafında doldurulmaya başladığını görmek sevindiricidir.
AK Parti de bunları unutmamalı…
Yolsuzluk dosyalarıyla hesaplaşmaktan kaçınan, her muhalif durumu bir komplo teorisiyle açıklayan bir AK Parti değil, özgürlük çıtasını her yere değdirmeye gayret eden, sivilliği ve sivil değerleri mesele eden bir AK Parti’yi esas almalı AK Partililer.
Türkiye bunu istiyor.