PPK’nın ocak ayı toplantısı… Tarih 25 Ocak… Yapılan açıklamada söylenen aynen şu:
“Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir.”
Böylece bir anlamda faiz artırımına son verildiği o tarihte ilan edildi. Gerekçe açıktı, gerekli sıkılık düzeyine ulaşılmıştı.
Şubat toplantısına gelindi; ocak ayındaki yüzde 6.70’lik enflasyon dönemsel ve geçici olarak görülüyordu ve yüzde 45’lik faizle oluştuğu düşünülen sıkılık düzeyini artırmaya gerek duyulmadı.
Ama sonrasında olanlar oldu. Fitili yabancı bankalar ateşledi; faizin artırılması gerektiği yönünde raporlar peş peşe gelmeye başladı. Faiz artışı için önce nisana işaret edildi, sonra mart ayına…
Yurt içinden de bu raporları destekleyen yönde açıklamalar gelince dövize yoğun bir yönelme yaşandı. Döviz talebi adeta çığa dönüşmüştü ve önünde durmanın yolu faizi artırmaktan geçiyordu.
Yapılan da zaten bu.
Ama şunu görmüş olduk; ocak ayındaki açıklamasıyla bir anlamda kendini bağlayan ve aradan bir ay geçtikten sonra bu kez kendini yalanlarcasına yeni bir faiz artışına gidemeyen Merkez Bankası, bir aylık aranın maliyetini milyarlarca dolar döviz satarak ödemek durumunda kaldı.