KKM ilk gündeme geldiğinde bunun yıllar öncesinin dövize çevrilebilir mevduat (DÇM) uygulamasının bir benzeri olduğu ifade edildi. Sahi neydi DÇM uygulaması, niye başlatılmış, nasıl gelişmiş ve daha da önemlisi nasıl bitmiş ve bir maliyet ortaya çıkmışsa bunu kim üstlenmek durumunda kalmıştı. Çoğumuz DÇM’nin adını biliyoruz da ne olduğu konusunda pek fikrimiz yok; yok çünkü DÇM yarım yüzyıl önce gündeme getirilmiş bir uygulama.
Bu konuda araştırma yaparken bulabileceğim en sağlam kaynağa ulaştım. Eski Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız’ın bloğunda yazdığı bir yazıya rastladım. Özyıldız’ın 1 Mayıs 2017’de kaleme aldığı yazıda tüm sorularımın yanıtını buldum.
KKM’de sonuçta ne olacağını zaten görüyordum ve bunu dün yazmıştım ama Özyıldız’ın DÇM ile ilgili yazısını okuyunca iyice emin oldum ki bu KKM yükü DÇM’den çok daha büyük bir bela oluşturacak. Üstelik DÇM döneminde katı bir kambiyo rejimi uygulanıyordu ve yük Hazine’ye kalmıştı; vatandaş doğrudan bir fatura ödememişti, oysa şimdi öyle değil ve yükü hep beraber paylaşacak, faturayı hep beraber ödeyeceğiz.