Rusların Akkuyu santraliyle ne kadar milli nükleer güç olduysak, Cezayir’le Nijerya’nın bile onda biri kadar doğal gaz keşfiyle ne kadar kendi eksenimizi kurabildiysek, Güney Afrika’nın yargılattığı İsrail’i soykırım suçlarından ne kadar ümmet nâmına Türkiye mahkum ettirmiş sayılabilecekse, ondan bundan emanet parayla ne kadar Türkiye Yüzyılı’nı başlatabildiysek, en düşük 10 bin lira aylıkla emekliye bayram ederek kutlayacağı bir yılı nasıl müjdeleyebildiysek, ekonomimizi düzeltecek dış fonları akıtmaya uğraşırken dış güçlere karşı ne kadar ekonomik bağımsızlığımızı kazandıysak…
Bir astronot göndererek uzayda da işte ancak o kadar tam bağımsız olabiliriz. Ve ancak o kadar çılgın Türklerin ayak sesleri uzaydan duyulur, dünyanın gözü bizim üstümüze döner, çekememeye başlarlar.
Gösterişe, forsa, itibara ne kadar hasretmişiz. Popülist şov merakımız anlaşılabilir ama bunu çok belli etmek, yakışmıyordu. Dünyayı kendimize güldürmenin de âlemi yoktu.
Fikrim buydu.
Tâ ki Ege Üniversitesindeki Gençlik Buluşması’na Alper Gezeravcı, AK Parti İzmir adayı Hamza Dağ’la birlikte katılıncaya dek…
Sanki Gezeravcı, uzaya 2 haftalığına AK Parti’ye belediye kazandırmak için gönderilmiş, o paralar da seçim propagandasında kullanılacak bir klip çekimi için harcanmış gibi.
Üniversitede, seçim zamanı bir parti adayının ne işi olur, denecek yerde bir de ne görelim; üstelik ilk astronotumuz da onunla aynı sahnede.
Uzay yolculuğu, bir seçim göz boyaması değildiyse bu ne!