‘Pan-İslamist’ ve ‘Atatürk’ün yolundan saptılar’ demesinin kanımıza dokunacağını, bizi bunca kızdıracağını nasıl kestirseydi Macron?
Nereden bilecekti ‘ümmetçi’ denmesine bu kadar bozulacağımızı?
Sultan Abdülhamit’in de izlediği İslam birliği siyaseti gütmek demek, pan-İslamizm.
Madem ağır hakaret sayıyoruz, ne demeye kendi algımıza operasyon çekip durduk ki? Aynen Abdülhamit gibi İslam dünyasının birliğini savunduğumuz, ümmetin umudu olduğumuz, Hristiyan alemiyle din savaşına tutuştuğumuz, gavurdan dost edinemeyeceğimiz, küffarın karşımızda tek millet birleştiği ve Haçlı İttifakı’yla cihada liderlik ettiğimiz izlenimini, kendi ağzımızla biz vermedik mi?
Madem Atatürk’ün Batılılaşma çizgisinden çıktığımız iddiasına ateş püskürüyoruz…Yerlilik ve milliliği Batılılaşmaya, Cumhuriyet’in modernleşme zihniyetine anti-tez gibi sunarak, ne diye dümeni Batı hayranlığından Batı düşmanlığına kırmışız gibi yanlış bir intiba bıraktık ki?
Kim ne dediğini bilmiyor bu durumda? Kim kavramları karıştırıyor?
Türkiye-AB ilişkilerindeki ikiyüzlülüğe artık bir son vermeye, gerçekçi ve dürüstçe bir yüzleşmeye çağıran Macron mu?
‘Uyduruyor, iftira ediyor’ diyen biz mi?