Şimdi AKP basınının benzer kabalistik yorumlarla, “derin analizler”le, kendilerini rahatsız eden ne varsa onları şer gücü olarak, menfur gizli ellerin uzantısı ve terör örgütü olarak damgalamaya ve buna dayanarak bastırmaya, sindirmeye ve hatta cezalandırmaya çalıştığını görüyoruz. Şer güçlerinin varlığına inanmanın ötesinde, kendi varoluş biçiminin, yaptığının ulvi güçler nezdinde doğruluğu, haklılığı, adil olup olmamasıyla ilgili insanların içlerinde taşıdıkları şüphenin dışa vurumudur aynı zamanda bu şer güçleri korkusu. Mistik düşüncede bu korku katlanarak etkili olur.
“Son günlerde birileri okyanus ötesinin İslam âlemi üzerinde oynamayı düşündüğü oyunları gerçekleştirmek için aldığı emirler doğrultusunda Türk milletini parçalamak, güçsüzleştirmek için düğmeye bastı” türünden ifadeler, AKP basınından önce sağ ve sol milliyetçi basında yer alıyordu. Şimdi AKP basını bunları tekrarlıyor.
Fiili başbakan temsil ettiği cumhur adına, “ Hizmet eri görünümünde, gazeteci yazar görünümünde, terörist görünümünde yeni Lawrence’lerin çabaladığını görüyoruz” diyor. O bunu dedikten sonra, önce güdümlü basının birkaç koçbaşı kaleminin, ardından bir savcının “Lawrence terör örgütü” soruşturması açmaması için bir neden kalmaz bu ülkede.
AKP’nin iktidar olmasının laikçi çevrelerde yarattığı büyük şok ve korku, onları, normal durumda gerçekleşmesinin mümkün olmadığına inandıkları bu durumu gizemli gelişmelerle, deruni olgularla izah etmeye sevk etmişti. Bugün AKP çevresinde benzer bir korkunun emareleri açık biçimde hissediliyor.