Sanki kaderimiz gibi.
Türkiye dönüp dolaşıp aynı yere geliyor.
Dünya değişiyor, fikirler Aşık Veysel’in söylediği gibi ‘başka başka’ oluyor, başka bir ifade ile yeni dünya düzeni kuruluyor ancak Türkiye’de gizli bir el fotokopi gibi aynı kopyayı tekrarlıyor.
Hiçbir siyasal hareketi zorbalıkla sindirmek görevimiz yok.
Çünkü bu iç savaş demektir ki, Büyük Orta Doğucuların amacı da tam olarak budur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin köklerinde belirleyici olmuş bir fikir ve düşünce hareketidir milliyetçilik.
Siyasi zirvesi Atatürk’tür.
Onunla ete kemiğe bürünmüş, Türk milletine bir devlet inşa etmiştir.
Cumhuriyetin damarlarında dolaşan kan, Türk Milliyetçiliğidir.
Süreç içinde birileri çıkmış, bu asil davanın felsefesini, onun içeriğindeki değerler sistemini anlamadığı gibi çözümleyememiş, onu vurmak, kırmak, kendinden olmayanları ötekileştirmek sanıyor.
Milliyetçilik ve ülkücülük, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halkı, bir bütün olarak görüp kaynaştırıp, bir araya getirip, aynı bayrak altında eşitlemek, aynı vatanda yüceltmek ve Türk millî/ulus kimliğini inşa ederek herkesi kaynaştırmaktır.