Üniversiteler, uzun yıllardır tüm aşınmalarına rağmen yine de azcık fizik, kimya, mantık, matematik, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, felsefe, mühendislik, mimari, sanat olan yerlerdir. Okul ve üniversiteler kurumsal düzeyde bir toplumun beyninin akıl, bilgi, düşünce sanat kısmını oluşturur. Teori bilgisini, bilgi sebeplerini ve mekanizmalarını, değişim dönüşümün ilkelerini anlamaya açıklamaya çalışır, depremin niye afete dönüştüğünü sorar, bunun önlenmesi için bilimsel rasyonel çözüm önerileri, yol teknik önerir. Teori pratikle birlikte oluşan pratiğin ayrılmaz parçası ve temelidir, üniversite yaşamı teori ve pratik birlikteliğidir.
O halde, okullar ve üniversiteler yaşadığımız afetlerin, her tür yapı çürüklüğü ve düzen çürüklüğünün sebebini ve çaresini görmeyelim diye kapatılıyor veya dejenere ediliyor.
Okullar, üniversiteler bozulurken hangi zümreler, sınıflar ve zihniyetler öne çıkıyor, MÜTAŞERİK’ler (müteahhit, tarikat, taşeron, şeriatçı şerikliği) mi, bunlara da dikkatlice bakmak gerekiyor. Okul ve üniversiteler bozulurken nemacılar, taşeronlar tarikatlar üşüşüyor.
Akıl, bilgi bilim, sanat, mühendislik, vicdan sahibi isek bu olan bitenin hesabını sormak ve çözümlerini oluşturmak bizlere bağlı bulunuyor.