11’inci cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Terörist gruplara karşı Türkiye ve Suriye arasında ortak eylem ya da işbirliği konusuna gelince, bu hem mümkün hem de gereklidir” dedi.
Fotoğraf: Birol Avşar
MHP lideri Devlet Bahçeli 22 Ekim’de ‘hodri meydan’ diyerek şu çağrıyı yapmıştı: “Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütünün lağvedildiğini haykırsın.”
Bahçeli’nin bu sözleri sonrası çözüm ve barış sürecine dair tartışmalar başlamıştı.
Al Majalla‘ya konuşan Abdullah Gül, Kürtlerin eşit vatandaş olarak tüm haklardan yararlanmaları gerektiğini söyledi:
“Her şeyden önce Kürtlerin bu bölgede -Suriye, Irak, İran ve Türkiye’de- önemli bir etnik grup olduğunu kabul etmeliyiz. Kendi ülkelerinde eşit vatandaşlar olmaları, özgürlükten ve yasalarla güvenceye alınan tüm haklardan yararlanmaları gerektiğine inanıyorum. Bazı ülkelerde zorluklar olsa da, hatırladığım kadarıyla Suriye’deki bazı Kürt topluluklarının tarihsel olarak ötekileştirildiğini kabul etmek önemli; birçoğunun kimlik kartı bile yoktu. Bununla birlikte, bir bütün olarak Kürt halkıyla terörist bir oluşum olarak PKK arasında net bir ayrım yapmalıyız.”
Eski cumhurbaşkanı, Türkiye ve Suriye arasında teröre karşı işbirliğinin mümkün ve gerekli olduğuna dikkat çekti:
“1970 ve 1980’lerde terör örgütü PKK Suriye’de varlık göstermiş ve Abdullah Öcalan Suriye topraklarından faaliyet göstermiştir. Grup, Ankara ve Şam arasında Adana Mutabakatı imzalandığı 1998 yılına kadar güvenlik ve istikrardan faydalandı. Terörist gruplara karşı Türkiye ve Suriye arasında ortak eylem ya da işbirliği konusuna gelince, bu hem mümkün hem de gereklidir. Adana Mutabakatı’nın hükümleri bu tür bir işbirliği için temel teşkil edebilir. Ancak teröristler ile ülkede yaşayan Kürt vatandaşları birbirinden ayırmak gerekiyor.”