30 Ağustos’ta teğmen rütbesini takıp Harp Okulu’ndan mezun olanların yaşadığı heyecanı hiçbir duygu tarif edemez. Kıtaya çıkacak olan genç teğmenler, “Kılıç çatar”lar. Milletimiz “Kılıç çatan” genç teğmenleri sever ama milletine doğru kılıç şakırdatanı benimsemez. Çünkü ara dönemlerde bu millete karşı hep kılıç şakırdatıldı.
Tekrar Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreninde yaşanan “korsan yemin” olayına dönecek olursak, burada en hafif tabirle bir disiplinsizlik söz konusu. Ordu bizim gözbebeğimizdir. Ama bu askeri vesayet dönemlerini andıran, belli bir sosyolojiye mesaj veren “korsan yemin” olayını görmemize engel değil.
15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra değiştirilen yemin metninin yeniden okunmasını normal karşılayamayız. Kara Harp Okulu’ndan 980 teğmen mezun olmuş. Bunların arasında 200-250’si kılıçlarını kaldırıp dönem birincisinin liderliğinde korsan yemin yapıyorlar; ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyorlar. Peki o zaman geriye kalan 750 teğmen Mustafa Kemal’in askeri değil mi? Onların komutanları Mustafa Kemal’in askerleri değil mi? Ebru teğmenin okul komutanına “Yaptığımdan pişman değilim” dediği emekli Albay Zeki Üçok tarafından açıklandı. 28 Şubat’ta ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyerek bu millete parmak sallandı. Şimdi aynı kesimlere yönelik bu mesajların verilmesi hoş karşılanabilir mi?