Ha kurdu ha kuracak derken, Ali Babacan sonunda partisini kurdu.
Büyük bir beklenti oluşturmalarına rağmen, dağ fare doğurdu. Buna rağmen yeni partinin birkaç açıdan değerlendirilmesi gerekiyor.
1- Siyasi partiler, toplumsal talepten doğar. Partileri eğer millet kurarsa yaşar.
Türk siyasetinin 40 yılına damgasını vurmuş olan Süleyman Demirel bir analiz yapmış, “Tek parti yönetimine, milli şefe, jandarma dipçiğine karşı, ‘Yeter söz milletin’ diyecek bir partiye ihtiyaç vardı. Demokrat Parti onun adı oldu. 27 Mayıs’ın zulmüne, Yassıada’daki adaletsizliklere karşı toplumda adalet arayışı söz konusuydu. Adalet Partisi oradan doğdu. 12 Eylül’de milletin zihnini karıştırmışlardı, Doğru yol arayışı vardı. Doğru Yol Partisi oradan doğdu” demişti.
AK Parti kurulduğunda 2001 ekonomik kriziyle dibe vurmuş bir Türkiye vardı. 28 Şubat zulmü nedeniyle adalet arayışının doruğa tırmandığı bir konjonktür oluşmuştu. Toplum, AK Parti’ye bu sorunları çözeceği konusunda güven duydu.
Peki Ali Babacan’ın partisi hangi toplumsal ihtiyaçtan doğdu?