AK Parti yolsuzluk tartışmasını çok derinlerde yaşıyor. Soruşturma Komisyonu’nun toplantı halinde olduğu sırada kulislerdeydim. Bazı milletvekilleri, “3-1 diyorlardı.” Yüce Divan’da aklanıp gelmelerini isteyen ciddi bir ağırlık oluşturuyordu. İlerleyen süre zarfında, “Şimdi seçim dönemi biz seçim kampanyalarındayken her gün bir Yüce Divan haberi çıkacak. O zaman seçim kampanyası Yüce Divan’ın gölgesinde gerçekleşecek. Buna imkan vermeyelim” diyenler daha ağır basmaya başladı.
17 Aralık sürecine darbe girişimi denilmesinin, 17 Aralık’ın yargıda takipsizlikle sonuçlanmasının ve bakanların mal varlıklarına ilişkin Soruşturma Komisyonu’nun bilirkişi heyetinde yer alan MASAK uzmanının görüşüne karşı muhasebe kayıtlarını sunmaları onları kurtarmayı planlayanların ellerini güçlendirmiş gözüküyor.
İşin gerçeği AK Parti şimdi bu süreci az hasarla mı yoksa ağır hasarla mı atlatacağının hesabını yapıyor. 4 bakanı Yüce Divan’a göndermezsek bunu tabana nasıl izah ederiz?
Gönderirsek bunun seçim kampanyasına etkisi ne olur? İkisi de siyaseten cevap bulunması gereken çetin sorular.
Du bakalim n’olecak?