ANIL CAN TUNCER
@tunceranil
aniltuncer@diken.com.tr
AKP ve MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele’ gerekçesiyle hazırladığı ‘sansür yasası’nın Meclis’ten geçmesi halinde haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanında hayatımız kökten değişecek.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) yöneticisi Banu Tuna, yasanın cezaevlerindeki gazeteci sayısını artıracağını söyledi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) yöneticisi Avukat Veysel Ok’sa iktidarın ‘beğenmediği’ haberleri paylaşanların ve hatta beğenenlerin yargılandığı günleri görebileceğimizi belirtti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada. Endekste Türkiye 2005 yılında 98’inci sırada yer alıyordu.
TGS’nin verilerine göre Türkiye’de 36 gazeteci yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutuluyor. Türkiye’de televizyonlar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) eliyle cezalara boğulurken internet siteleri de erişim engelleriyle karşı karşıya. Öyle ki erişim engeliyle ilgili haberlere bile sansür geliyor.
Böylesine bir tablo iktidara yetmemiş olacak ki seçimler öncesi ‘sansür yasası’ gündemde.
Diken, yasayla ilgili öne çıkan dokuz soruyu TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna ile Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Av. Veysel Ok’a sordu.
1. Sansür yasasının 29’uncu maddesiyle getirilen ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu’nu belirleyecek olan kim? Bu hangi ilkelere ve değerlere göre belirlenecek?
Veysel Ok: Bu madde geçerse soruşturmalar davaya dönüşecek. Halka yanıltıcı verilip verilmediğine karar verecek olanlarsa hakimler. Hakimlerin seçim usullerini biliyoruz. Geçmişteki davalardan kararlarını iyi biliyoruz. Bu yüzden maalesef iktidarın hoşuna gitmeyen bilgi bu kapsama girecek.
Banu Tuna: 29’uncu maddeyi bu kadar tehlikeli yapan bu mesele zaten, kime göre neye göre belirleneceğinin son derece muğlak olması. Belli ki ve tecrübemiz bize gösteriyor ki, neyin yanıltıcı bilgi olduğu iktidar tarafından belirlenecek. Ve bu muğlaklık iktidara son derece geniş takdir yetkisi ve hareket alanı açacak. Gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum gibi alternatif (iktidarın verileriyle uyuşmayan) bilgi üretenler risk altında olacak.
2. Bu yasa 36 gazetecinin cezaevlerinde tutulduğu Türkiye’deki tabloyu nereye taşıyacak?
Banu Tuna: Bu haliyle meclisten geçerse yanıltıcı bilgiyi yayan kişilere bir ila üç yıl arası hapis cezası öngörülüyor. Bu tehdit basında elbette bir miktar oto-sansüre yol açacaktır ancak Türkiye’de gazeteciler yıllardır hapis cezası tehdidi altında mesleğini yapıyor ve haberleri nedeniyle hapse de giriyor. Elbette sayının artacağını söylemek kehanet olmaz.
Veysel Ok: İktidar, 2010’lu yıllardan itibaren hızlı bir tutuklama sürecine girdi. Bu süre zarfında 600’a yakın gazeteci cezaevine girip çıktı. Bu yasayla iktidar internet haberciliğine altına dinamit koyacak.
3. İnternet siteleri açısından durum nereye evrilecek?
Banu Tuna: Teklifin 9’uncu maddesi, Basın Kanunu’nun 26’ncı maddesindeki dava açma süreleriyle ilgili. Bu süre internet haber siteleri için ‘habere ilişkin suç ihbarının yapıldığı tarihten itibaren’ diye belirlenmiş teklifte. Oysa aynı maddede basılmış eserlerin başsavcılıklara teslim edildiği tarihten itibaren dava açma süresi başlatılıyor. Bu durum internet basınının belirsiz süreyle dava tehdidiyle karşı karşıya kalmasına neden olacak.
‘İnternet siteleri çoktan unutulan on binlerce haberiyle ilgili dava edilebilecek’
Daha basit anlatayım, örneğin kişilik haklarıyla ilgili ihlallerde kişiler internet sitelerini dava edebilecek. Basılı medyada bu tür bir dava açmak için tanınan süre yayın tarihinden itibaren dört aydır. Biri bir haberi dava konusu edecekse, bunun için dört ayı vardır yani. Şimdi bu süre internet basını için şikâyet tarihinden itibaren başlatılacak. Yani her gün yüzlerce haber yayınlayan bir internet sitesi geçmiş yıllar boyunca yayınladığı ve çoktan unutulan on binlerce haberiyle ilgili dava edilebilecek.
Bir başka sorun tekzip süreleriyle ilgili. Teklifin 7’nci maddesine göre internet haber sitelerine gönderilen düzeltme metinlerinin en geç bir gün içinde yayımlanması gerekiyor. Bu süre basılı gazeteler için üç gün. Kurumların bu düzeltme taleplerine itiraz hakkı vardır ancak bunu bir gün ile sınırladığınızda itiraz sürecini işletmek imkansız hale gelir.
4. Teklifle internet haber sitelerinde görev alanlara ‘gazeteci’ statüsü kazandırılacağı ve bunun bir nebze olumlu sayılabileceği belirtiliyor. Bu durumla birlikte düşünüldüğünde yasada olumlu yanların da bulunduğu söylenebilir mi?
Banu Tuna: İktidarın bildiğimiz bir yöntemi bu; vitrine olumlu bir madde çıkarıp kamuoyunda rıza üretmek… Evet yıllardır talep ettiğimiz bu statü internet gazetecilerine tanınacak. İnternet gazetelerinde çalışanlar da artık basın kartı sahibi olabilecek, internet haber siteleri resmi ilan alabilecek. Ama internet sitesi ‘haber sitesi’ vasfını yitirirse çalışanın hakkı olan basın kartını da elinden alacak, ‘gazeteci değilsin’ diyecek.
Mevcut durumda geleneksel medyada çalışan pek çok meslektaşımız basın kartı sahibi değilken bu ne kadar olumlu bir gelişme sayılabilir ki? Mesleğin ustalarına, işini gerektiği yapanlara, eleştirel gazetecilere basın kartı verilmiyor veya verilmiş kartlar iptal ediliyor. İnternet gazetecileri de bu sarmalın içine çekilmiş olacak. Alma hakkına sahip olan ama alamayan gazetecilere yenilerine eklenecek.
5. Yasayla yerel gazetelerin ilan gelirleri de kısılıyor. Yerel basının durumu ne olacak? Ekonomik krizle birlikte bu durum gazetecilerin işlerini kaybetmesine yol açacak mı?
Banu Tuna: Sadece gazetecilerin işini kaybetmesine değil kalan bir avuç yerel basının da kapanmasına yol açabilir. Resmi ilan verilebilir mecra büyüyecek ama pasta büyümeyecek. Yerel gazetelerin ana yaşam kaynağı olan resmi ilân gelirinin yüzde 75’i buharlaşacak, matbaalar çalışamaz hâle gelecek.
6. Normal bir vatandaş açısından bakarsak, sevdiği bir yazarın yazısını ya da beğendiği bir haberi sosyal medyada paylaşmak suç haline gelebilecek mi? ‘Ekonomi kötü’ demek suç mu olacak?
Veysel Ok: Evet, suç haline gelecek. Halkı yanıltıcı bilgi yayan derken bunu ‘RT’ edeni, paylaşanı, hatta beğenenin yargılandığı günleri göreceğiz. İktidar açısından bunun yayılması suç olarak kabul edilecek. Mahkemeler beğeniyi de bu kapsamda yorumlayabilir. Daha önce bazı yargılamalarda ‘beğeni’nin de suç kapsamına alındığını görmüştük.
Banu Tuna: Evet, her iki ihtimal de var. Hatırlarsınız, Covid-19 pandemisinin başında “Gerçek ölüm ve vaka sayısı çok daha yüksek” diyen hekimler yanıltıcı bilgi ile halkı paniğe sevk ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı, haklarında soruşturma açıldı. Oysa sonraki günler ve aylar da anladık ki, doğru bilgiyi veren aslında onlar. O zaman hekimlerin başına gelen bu yasa geçtikten sonra herkesin başına gelebilecek.
7. Maddelerden birisinde ‘Örgütlü işlenmesi ve failin gizli olması halinde ceza yarı oranında artırılır’ diyor. Örgütlü dezenformasyonla kastedilen nedir? Bu durum sosyal medyadaki de hareketliliği de kısmayı mı hedefliyor?
Veysel Ok: Örgütlü dezenformasyonla ortak tepkilerden bahsediliyor. Hak ihlallerine karşı sosyal medyadan mesajlar atılıyor. Örgütlü derken bunu ifade ediyor aslında. Aynı anda tweetleri engellemeye çalışarak ortak tepkiyi de durdurmak istiyor. İktidar, rahatsız olduğu toplumsal refleksleri kısmayı hedefliyor.
Banu Tuna: Sosyal medyadaki etiket (hashtag) kampanyalarına katılanlar örgütlü suç işlemiş sayılabilir. Diyelim bir toplumda infial yaratan bir meseleyle ilgili bir tweet attınız ve bu meseleyi Twitter gündeminde yukarılara taşımak için ortak bir etiket kullandınız, bu mesele iktidarın menfaatine aykırıysa, bilgiyi yalan ilan edip paylaşan herkesi örgütlü suç işlemiş kabul edebilir.
8. Teklifin 34’üncü maddesiyle sosyal ağ sağlayıcılarının temsilci atama şartları ağırlaştırılıyor ve buna dair yaptırımlar da artıyor. Bu yasaya bakıldığında Türkiye seçimlere sosyal medyasız gidebilir mi?
Veysel Ok: En tehlikeli maddelerden birisi. Bu kanunda ‘olağanüstü durumlarda sosyal medya şirketleriyle beraber çalışmak’ ibaresi var. Olağanüstü kime göre? Ya da beraber çalışmak nedir? Benim buradan anladığım toplumsal olaylarda iktidarı zora sokan durumlarda sosyal medya sağlayıcıları da sansürün bir parçası olacaklar. Türkiye’de ifade özgürlüğü zaten sorunlu. İktidar haber dolaşımını engellemek için bu kanunu getiriyor.
Banu Tuna: Evet, bu mümkün. Şirket temsilcisine aralarında TCK m. 217/A ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu’nun da bulunduğu bir dizi katalog suçun söz konusu olduğu hallede faillere ulaşmak için gerekli olan bilgileri sağlanması yükümlüğü getiriliyor. Bilgilerin verilmemesi halinde sosyal ağ sağlayıcısının bant genişliğinin yüzde 90’a kadar daraltılmasının önü açılıyor. Bu genişlikte daraltma zaten o sitenin fiilen kapatılması anlamına geliyor. Erişim Sağlayıcıları Birliği başkanı tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğinin yerine getirilmemesi halinde, sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam verilmesi, yeni sözleşme kurulması ve buna ilişkin para transferi yapılması da yasaklanıyor. Bu yaptırımların yanında içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmesine kadar sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin önce yüzde 50, devamında yüzde 90 oranında daraltılması mümkün hale geliyor.
9. Elektronik Haberleşme Kanunu’ndaki değişikliklerle Whatsapp, Telegram ve benzeri şebekeye bağlı olmaksızın haberleşme hizmeti sunan platformlara temsilci atama sorumluluğu yüklenmişti. Bu yükümlülüklere uymamaları halinde ise BTK tarafından internet trafiği bant genişliğinin yüzde 95’ine kadar daraltılmasına veya ilgili uygulama veya internet sitesine erişimin engellenmesine Kurum tarafından karar verilmesine kadar bir dizi yaptırım öngörülmüştü. Bu durum haberleşme imkanları ne ölçüde kısıtlayacak?
Banu Tuna: Cevap sorunun içinde aslında. Bir süredir söz konusu haberleşme uygulamaları, ‘güvenli’ kabul edildikleri için daha sık kullanılıyor, özellikle tercih ediliyor. Yüzde 95 daraltılmış bant genişliğiyle hizmet vermek mümkün olmadığından buradaki tüm iletişim kesilmiş olacak. Türkiye seçimlere tam ve kesif bir sessizlik içinde girebilir.