TUĞBA ÖZER
@tugbaaozerr
Cezaevinde demans teşhisi konulan ve tahliyesi talep edilen Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkan yardımcısı Aysel Tuğluk hakkındaki Adli Tıp Kurumu (ATK) İhtisas Gözlem Raporu tartışılmaya devam ediyor.
Tuğluk’un tutuklanmasından başlayarak annesinin ölümüne, hastalığına ve tahliye edilmesi yönünde talepler yükselirken son olarak gelinen ATK raporu sürecine ilişkin 9 soru 9 yanıt…
1. Aysel Tuğluk kimdir?
1965’te Elazığ’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Serbest avukat olarak çalıştı. Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. İnsan Hakları Derneği üyesi ve Yurtsever Kadınlar Derneği kurucusu oldu.
Demokratik Toplum Partisi’nde (DTP) kurucu üyelik ve eş başkanlık yaptı. 23’ünce dönemde (22 Temmuz 2007-31 Aralık 2009) Diyarbakır milletvekili seçildi. 2011 yılında ise HDP’den Van milletvekili seçildi. Ahmet Türk’le birlikte Demokratik Toplum Kongresi’nin de eş başkanlığını yürüttü.
Türkiye siyasi partiler tarihine ilk kadın kurucu eş genel başkan olarak geçti. DTP’nin kapatılmasıyla birlikte siyaset yasağı getirilen tek kadın milletvekiliydi.
2. Neden cezaevinde?
Diyarbakır başsavcılığı tarafından DTK’yla ilgili yürütülen bir soruşturma kapsamında 28 Aralık 2016’da, ‘silahlı terör örgütünü yönetmek‘ suçlamasıyla tutuklandı.
16 Mart 2018’de Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘örgüt yöneticisi olmak‘ iddiasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezası Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onandı.
13 Ekim 2020’de, Ankara başsavcılığı tarafından, IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırısına karşı 6-8 Ekim 2014’te düzenlenen eylemlere ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında da tutuklanmasına karar verildi.
Aynı eylemler gerekçe gösterilerek HDP’nin önceki dönem eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski eş genel başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
3- Hastalığı ne?
Tuğluk, beş yılı aşkın süredir Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuluyor.
8 Mart 2021 tarihli İzmit Seka Hastanesi tarafından hazırlanan muayene bilgilerinin yer aldığı raporda Tuğluk’ta bir yıldır unutkanlık, konuşacağı kelimeleri hatırlayamama, tekrar tekrar sorma, kıyafetleri ters giyme bulgulara rastlandığı kaydedildi.
Hafıza kaybı yaşayan Tuğluk’a sevk edildiği Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde 15 Mart 2021’de demans tanısı konuldu. Tuğluk, altı ay boyunca üniversite hastanesinde uzman doktorlar tarafından muayene edildi. Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Adli Tıp Anabilim Dalı 12 Temmuz’da açıkladığı kesin raporunda şu tespitlere yer verdi: “Hastalığı kronik seyirli, ilerleyici vasıfta, cezaevi koşullarında sağlanabilecek tıbbi destek ve bakım yetmeyebilir, ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremez, cezasının infazı ertelenmeli.“
ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu, üniversitenin raporuna karşı 3 Eylül 2021 tarihinde yeni bir rapor hazırlayarak, ‘Tuğluk’un hayatını yalnız idame edebileceği, tedavisinin düzenli poliklinik kontrolleriyle sağlanabileceği, bu yüzden cezaevi şartlarında infazına devam edebileceği‘ yönünde görüş bildirdi.
Bu raporun ardından Tuğluk’un avukatlarınca talep edilen infaz ertelemesi, Kocaeli başsavcılığınca reddedildi.
4. Sağlık sorunları ne zaman başladı?
Diken’e konuşan Aysel Tuğluk’un ağabeyi Alaattin Tuğluk, kardeşinde daha önce rahatsızlığa dair belirtilerinin olmadığını, hastalığının annesini kaybettikten sonra başladığını söyledi: “Annemizi kaybettikten sonra ruhsal çöküntü yaşadı. Akabinde unutkanlıklar, raporda da belirtildiği üzere elbisesini ters giymesi gibi durumlar başladı. Sıkça aynı şeyleri tekrar ediyordu. Tanıdığımız birkaç kişiyi unuttu. Daha önce böyle bir şey yoktu.”
Aysel Tuğluk tutuklandıktan 1,5 yıl sonra 78 yaşındaki annesi Hatun Tuğluk, 13 Eylül 2017’de Ankara’da hayatını kaybetmişti. Aysel Tuğluk’un özel izinli katıldığı törene ırkçı bir grup tarafından saldırılması nedeniyle cenaze defnedildiği mezardan çıkarılıp memleketi Tunceli’nde toprağa verilmişti. Aysel Tuğluk Tunceli’deki törene katılamamıştı.
5. Tartışılan ATK raporunda neler var?
Raporda özetle, Tuğluk’un cezai ehliyetinin tam olduğu savunulurken, ‘hafif bilişsel bozukluğu‘ olduğu ifade edildi. Tuğluk hakkında hazırlanan 25 sayfalık raporun ilk 15 sayfasında, Kobani davasındaki suçlamalar anlatıldı. Raporun bu kısmında Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Gültan Kışanak’ın iddianamede yer alan farklı tarihlerdeki konuşmalarına yer verildi.
Raporda şöyle dendi:
“Unutkanlık şikayetiyle ilk başvurusunun 8 Mart 2021 tarihinde İzmit SEKA Devlet Hastanesi’ne olduğu, suç tarihini kapsayan dönemde ceza sorumluluğunu etkileyecek, mahiyet ve derecede herhangi bir akli arıza içinde olduğuna delalet edecek tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı, ceza sorumluluğunun tam olduğu kanaat ve mütalaamızı bildirir gözlem raporudur.”
Bellek fonksiyonlarında Sözel Bellek Süreçleri Testi (SBST) kişinin dikkat alanında daralma olması dolayısıyla 10 kelime 7 tekrar şeklinde uygulanmıştır. Anlık olarak 4 kelime hatırlamış, gecikmeli serbest hatırlamada kendiliğinden hiç kelime geri getirememiştir. Tanıma yoluyla hatırlama sürecinin test edilmesi amacıyla kelimeler çoktan seçmeli olarak verilmiş; 10 kelimeden 8’ini doğru tanıyabilmiştir. Elde edilen bu skorlar kişinin sözel malzemeyi öğrenmede güçlük yaşadığını; anlık sözel bellek fonksiyonlarının zayıf olduğunu; uzun süreli sözel bellekte ön planda ve aşikar düzeyde dikkate sekonder serbest hatırlama güçlüğü olduğunu; tanıma becerilerinin ise nispeten korunduğunu düşündürmektedir.”
Raporun sonuç kısmında da Tuğluk’tan alınan yanıtlara yer verildi: “…Yaklaşık iki yıldır unutkanlığı olduğunu fark ettiğini, ‘Bugün ayın kaçı?‘ diye sorup cevabını hemen sonra unuttuğunu, eski olayları hatırladığını, cezaevinde odanın içinde tutulmazsa düşme riski olduğunu, iki üç kez düştüğünü ifade etmiştir.”
6. Rapor neden eleştirildi?
Kobani yargılamasını yapan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebiyle Tuğluk’un ATK’da gözlemde tutulması talep edildi. Mahkemenin ATK’dan talebi, Tuğluk’un yaşamış olduğu sağlık sorunlarından kaynaklı savunma yapıp yapamayacağının tespitini amaçlıyordu. ATK, talep edilenin aksine Tuğluk’un savunma yapması yönünde bir değerlendirmede bulunmazken talep edilmediği halde Tuğluk’un cezai ehliyetini tartışmaya açtı.
Mahkemede Tuğluk’un üç hafta süreyle gözetimde tutulmasını talep ederken İstanbul Adli Tıp Kurumu 1-4 Şubat tarihlerinde, yani üç günde raporunu tamamlayarak mahkemeye gönderdi. Raporun üç hafta süre varken hızlıca hazırlanmış olması da eleştiriliyor.
HDP Sözcüsü Ebru Günay, raporun ardından yaptığı açıklamada ATK’ya şu eleştirileri yöneltti: “Bir kez daha ATK söz konusu hasta tutsaklar olduğunda ne kadar düşmanca yaklaştığını, kendisini yargının ve iktidarın yerine koyarak raporlar düzenlediğini bir kez daha gördük. Bizler hep söyledik cezaevleri artık ölüm evlerine dönüştü, iktidarın 90’lardaki faili meçhullerin yerini cezaevleri politikaları aldı, hasta tutsaklara yönelik düşmanlık politikalarının yerini aldı.”
Kadın hukukçular çok sayıda ilde bir araya gelerek, Tuğluk’un yaşam hakkına sahip çıkılması yönünde çağrıda bulundu. İstanbul Barosu önünde yapılan açıklamada, “Son olarak 15 Şubat’ta verilen rapor ATK’nın mevcut taraflı siyasi yapısını göstermesi açısından çarpıcıdır. Raporda Cumhuriyet Savcıları gibi suçlamalara genişçe yer vermesinin tek amacının kamuoyunun dikkatini suç iddialarıyla meşgul ederek Aysel Tuğluk’un gerçek sağlık durumunun gizlenmesi olduğunun farkındayız” dendi. Açıklamada ayrıca barolara ‘Sessiz kalmayın‘ çağrısı yapıldı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “ATK bugün hasta mahpusların yaşam hakkının ihlaline araç haline getirilmiştir. Bir kez daha Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpusların derhal bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.
Raporun 15 sayfasında Kobani eylemlerine değinilmesi de iddianameye benzetilerek ‘siyasi olmak‘la eleştiriliyor.
7. Avukatlar rapora ne diyor?
‘Aysel Tuğluk’un avukatları‘ imzasıyla yapılan açıklamada rapor, ‘tek yanlı hazırlanmış, bilimsellikten ve objektiflikten uzak‘ olarak değerlendirildi.
Açıklamada, ‘Raporda muayene bulguları ve gözlem süreci oldukça muğlak durumdadır ve bir önceki ATK 3. İhtisas Kurulu’nun değerlendirmelerinden ciddi farklılıklar içermektedir‘ dendi.
Raporda imzası ve sorumluluğu bulunan hekimlerle ilgili hukuki süreç başlatılacağı da duyuruldu: “Öncelikli olarak sayın Tuğluk’un sağlığının geldiği aşamanın kritik olmasından dolayı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD başkanlığına sevkinin sağlanarak tedavisinin ve bilimsel raporun hazırlanması için girişim başlattığımızı belirtiriz. Bununla birlikte tıp etik kurallarına aykırı ve bilimsel objektiflikten uzak ve mahkemenin ara kararlarına aykırı hazırlanmış raporlarda imzası ve sorumluluğu bulunan hekimlerle ilgili cezai ve idari soruşturma yapılması için gerekli hukuki süreci başlattığımızı duyururuz.”
8. Sağlık durumunda son durum ne?
Geçen hafta kardeşini cezaevinde ziyaret eden Alaattin Tuğluk, “Fiziki olarak iyi ama unutkanlıkları aynı. Çok yavaş hareket ediyor. Neredeyse ağır çekimde oturuyor örneğin” dedi.
9. Neden tahliyesi talep ediliyor?
Avukat Serdar Çelebi şunları söyledi: “Cezaevinde kaldığı her gün kendisi için telafisi imkânsız bir sürecin başlangıcı olur. Bir rahatsızlık tespit edilmiş ve bu rahatsızlığın cezaevi şartları altında tedavi edilemeyeceği, cezaevinde tek başına kalamayacağına dair bilimsel bir rapor var. O rapora rağmen maalesef hala cezaevinde. Dolayısıyla kaldığı her an onun için telafisi imkânsız bir durumu meydana getiriyor.”
Alaattin Tuğluk ise, “Tahliye edilmeli, çünkü hasta benim kardeşim. İnsani bir hak istiyorum. Ben siyasetten anlamam, sadece onun sağlığını istiyorum” dedi.