• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

70 yıl öncesinin erkek çocukları ne oyunlar oynardı

11/07/2022 11:44

1940’lı, 50’li yıllar. İnternet yok, televizyon yok, cep telefonu yok, sinema yok… 20 milyonluk Türkiye nüfusunun büyük kısmı küçük şehirlerde.

O yıllarda çocuklar bayramları nasıl yaşardı? Ne oyunlar oynar, nasıl eğlenirdi?


1941’de Manisa’nın Gördes ilçesinde doğan avukat Cenap Güven, çoğu çocuk gibi günlerini sokakta oynayarak geçirdi. 70 yıl önce oynadığı oyunları ‘çocuk gözüyle’ Diken için yazdı.

Yazıya resim öğrencisi İlayda Çakır’ın çizgileri eşlik ediyor.

CENAP GÜVEN

cenapguven41@gmail.com

Okulda, ‘Yağ Satarım/Bal Satarım‘, ‘Mendil Kapmaca‘, ‘Yakan Top’ gibi oyunlar oynardık. Okul dışı oyunlarımız çok daha çeşitliydi. Bugünün çocuklarınca, oynanması bir yana, adı dahi işitilmemiş onlarca oyun… İlk akla gelenler: Kazık, Düğme, Taşını Dik, Dana Çevirme, Aşık, Uzun Eşek, Fındık, Sigara Kağıdı, Çelikçomak, Körebe, Saklambaç, Seksek, Birdirbir… 

Kazık oyunu Çizimler: İlayda Çakır

Kazık

Kazık oyunu çay kıyısındaki ılgın ya da meşelerden yaptığımız yaklaşık 30 santim uzunluğunda ucu sivriltilmiş kazıklarla yumuşak toprakta oynanırdı. Evimizin önündeki arsa böyle bir topraktı. Oyunculardan birisi kazığını havadan atarak kol ve bilek gücüyle toprağa saplar, diğer oyuncu ya da oyuncular, sırayla kendi kazıklarını yere saplarken öteki oyuncuların yere saplı kazıklarını devirmeye çalışırlardı. Saplanmış kazığı devirebilen kendi kazığının da saplanması koşuluyla o kazığı alırdı. Bunun gibi, kendi kazığını yere saplarken ötekilerin yerdeki saplanmamış kazıklarını bir karış öteye götürtebilenler de bu kazığı sahiplenirlerdi. 

Aşık

Geceleri, karanlıkta, sokakta Aşık oyunu oynardık. Mahallenin çocukları iki gruba ayrılır, bir grup, elindeki aşık kemiğini diğer gruba kaptırmadan sokağın bir yerinden kararlaştırılan öteki bir yerine götürmek isterdi. Kemik kimin elindeyse karşı takım onun başına üşüşür, oyuncuyu yere yıkarak elindeki kemiği zorla almaya çalışırdı. Oyunda şaşırtmacalar olur, bazen yanlış çocuğun peşine düşülür, kemik bir gruptan diğerine gider gelir ve sonunda kemiği sokağın işaretli noktasına götüren grup oyunu kazanırdı.

Sigara kağıdı

Dönemin resimli/yazılı karton kapaklı Kulüp, Yenice, Yeni Harman, Hanımeli, Bahar, Sipahi gibi yerli sigaraların kapaklarıyla oynanırdı. Çocukluğumuzda yabancı sigara yoktu. Yerli sigaraların karton kapaklarını biriktirirdik. Oyuncular, bu karton kapakları yere çizilen bir dairenin içine koyar ve elimizdeki kaydıraklarla belli bir uzaklıktan atış yaparak bu karton kapakları dairenin içinden çıkarmaya çalışırdık. Başarabilen bu sigara kapaklarına sahip olurdu. Her sigara kartonunun ayrı bir değeri vardı. Diyelim bir Yeni Harman, üç Yenice’ye bedeldi. 

Sigara

Sigara kartonlarıyla oynanan başka bir oyun şöyleydi: Oyuncular sırasıyla sigara kartonunu bir duvara değdirerek yaklaşık 1 metre yükseklikten yere bırakırlar; kâğıtlar yerde birikir ve sonunda bir kâğıt diğerlerinin üzerine düşer ve bu atışı yapan yerdeki bütün sigara kartonlarını kazanmış olurdu.

Taşını dik

Sigara Kağıdı oyununa benzer bir oyundu. Ebe çocuğun yere çizili bir daire içerisine koyduğu büyücek yuvarlakça taşı diğer oyuncular kaydıraklarla vurup daire dışına çıkarmaya çalışırlardı. Taş vurulduğunda ebe çocuk taşı yerine dikerken atış yapmış olanlar ebeye yakalanmadan ayaklarıyla boştaki kaydıraklarına bastıklarında yeni atışlara hak kazanırlardı. Yakalanan ebe olurdu. Dairedeki taşın vurulmadığı durumlarda kıyıdan köşeden sızıp boştaki kaydırağına ebeye yakalanmaksızın dokunan oyuncu da atışa hak kazanırdı.

Dana çevirmek

Biz topaç çevirmeye ‘dana çevirmek’ derdik. Çam kozalağına benzer ince ucu çivili bir topacı çivisinden başlayarak kaytan denilen bir sicimle sarar ve topacı, ipini çekerek havadan yere fırlatır, çivisinin üzerinde döndürürdük. Dananın düzgün dönmesi için üstü biraz oyulur ve buraya balmumu doldurularak daha iyi bir denge sağlanırdı. 

Fındık

Fındık oyunu da şöyleydi: Oyuncular yaklaşık 10 kadar fındığı yere bir sıra halinde dizer, sonra sırasıyla belli bir uzaklıktan attıkları fındıklarla bunları vurmaya çalışırlardı. Vuran dizili ve atılı fındıkların tümünü alırdı.

Çelikçomak

Çelikçomak’ta, eldeki uzun tahta çomakla, yerdeki kısa tahta çelik iki hareketle havaya kaldırılır ve aynı anda uzun çomakla kuvvetlice vurularak uzaklara fırlatılırdı.  

Futbol

Tabii asıl ana oyunumuz, ayaktopu (futbol) oynardık. Futbol oynadığımız saha aynı zamanda bayram yerimizdi. Salıncaklarımız, dönme dolabımız da burada kurulur, bayramlarımızı burada kutlardık. Bunlar erkek çocuklarının oyunları. Kızlar daha çok seksek, yakan top, ip atlama, saklambaç gibi oyunlar oynarlardı. 

Ev oyunları

Yılbaşlarında tombala oynanırdı. Uzun kış gecelerinde evlerde darı patlatılır, ipek helva yapılır, soba üstünde kestane kızartılır, ‘yüksük bulmaca’, ‘papaz kaçtı’ oynanır, masal anlatılır, ailecek kitap okunurdu

Mahallemizde yaşayan bekar bir yaşlı teyzemizin evi tüm çocuklara açıktı. Onun evinde biz çocuklar, tombala, rulet, kâğıt oyunları oynardık. 

Bisiklet

Kiralık bisiklete binerdik. Sonraları bazılarımıza bisiklet alındı. Bisiklete binerken ellerimizi bırakır, bisiklet selesinin üstüne çıkar, çeşitli gösteriler yapardık.

İzmir Fuarı

İzmir Fuarı

Çocukluğumuzun bir başka unutulmazı da İzmir Fuarı’dır. Bütün bir yıl fuara gitmeyi yaşardık. Fuar eylül başında açılır, 1 ay açık kalırdı. Biz ailecek, amcamlarla birlikte, çok zaman diğer aile dostlarıyla, çoluk çocuk kalabalık bir grup, her yıl birkaç günlüğüne Fuar’a giderdik. Dönme dolap, zincirli salıncak, atlıkarınca, çarpışan arabalar, kahkaha aynaları, tren, kasnakçılar, havada kayan otomobiller, sallan/yuvarlan, güç/kuvvet ölçen aletler, tüfek ve ok atışları, gazinolar, şarkıcılar, çeşitli ülkelerin mallarını sergiledikleri pavyonlar, çay bahçeleri… 

Fuara gittiğimizde Basmane’deki İpek Oteli’nde kalırdık. Beş katlı İpek Oteli’nin en üst katındaki terasına çıktığımda kendimi göklerde sanır, o yükseklikten aşağıya bakmaya doyamazdım. Sanıyorum o sıralar İzmir’de daha yüksek bina yoktu.

Cirit

Cirit Türklerin ata sporlarından biri. Eski Türklerde, Orta Asya’da, Anadolu’da çok yaygın olarak oynanmış. Şimdilerde daha çok Erzurum yöresinde oynanıyor. Çocukluğumda, ‘Eski Gördes’te, çay kıyısında, düğünlerde ya da belli günlerde cirit oynanırdı. Ciritte, diyelim beşer atlıdan oluşan iki takım olurdu. Oyuncular at sürerek ellerindeki cirit denilen değnekleri karşı takım oyuncularına atıp onları vurmaya çalışlar, kendisine atış yapılan oyuncu da atıyla kaçarak vurulmamaya ya da atılan değneği tutmaya, bu arada karşı takım oyuncularına cirit atmaya çalışırdı. Atlılar, geniş bir sahada at sürerek bu şekilde birbirlerine atış yaparlar, puan alıp puan verirlerdi. Cirit oyunu sonrasında, bu oyunun bir eklentisi olarak da, sert bir zeminde, dört beş metre yüksekliğe bir tel ya da urgan, ip gerilir; yarışanlar at sürerek ve ellerindeki kısa kalın sopaları yere vurup havaya zıplatarak bu telin üzerinden aşırtmaya çalışırlardı. Bunu başarabilenler ödüllendirilirdi.

Kategori:Diken özel, Vitrin-mobil

SON HABERLER

Yapay zeka enerjiye doymuyor: Google üç yeni nükleer santral kuracak

Google yapay zeka veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için üç nükleer enerji santrali kuracak.

İmamoğlu: Tarih sizi 'faize karşıymış gibi görünen en büyük faizciler' olarak yazacak

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu: “Tarih sizi ’16 milyon seçmenin iradesine uyduruk suçlamalarla yapılan 19 Mart darbesinin finans ayağı’ diye hatırlayacak. Bu lekeden asla kurtulamayacaksınız.”

Araştırma: Erkekler kadınlara göre daha sık ve kısa sürede aşık oluyor

Yeni bir araştırmada erkeklerin kadınlara kıyasla daha kısa sürede aşık olduğu tespit edildi.

ABD'de kasırga ve fırtına: En az 21 kişi hayatını kaybetti

ABD’nin Kentucky ve Missouri eyaletlerinde etkisini gösteren şiddetli fırtına ve kasırga nedeniyle ilk belirlemelere göre 21 kişi hayatını kaybetti.

Bilal Erdoğan'dan doğurganlık açıklaması: Yeni bir demografik el bombası şu an ortada

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan “Yeni bir demografik el bombası şu anda ortada” dedi.

Tanju Özcan'ın randevu talebi 'havada kaldı'
Ayçiçeğinde 'Edirne kırmızısı'

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 755 gündür hapiste

YAZARLAR

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Berkant Gültekin: Saray, demokrasi musluğunu uygun gördüğüne açacağının sinyalini veriyor

Salih Cenap Baydar: Demokrasinin özü hesap soran vatandaş, hesap veren siyasetçidir

Remzi Özdemir: Türkiye'de en büyük sorun gelir adaletsizliği

Attila Aşut: Arapça sevdalısı siyasetçiler tehlikeli sonuçlar doğuracak sözcükleri kullanırken kılı kırk yarmalı…

Orhan Gazi Ertekin: Aleviler, Kürtlerin kaçınılmaz olarak dahil olacağı anayasal sürece hazırlandılar mı? 

Özgür Orhangazi: Dış sermayeye yapılan ödemeler 2025'in ilk çeyreğinde 6,5 milyar dolara ulaştı

Ender İmrek: Çözüm süreci sağlam hukuki güvenceler, uluslararası gözetim ve toplumsal seferberlikle doğru hatta ilerleyebilir

Orhan Gökdemir: Halk demokrasisine ihtiyacımız var

Umur Talu: Ne iktidar devletinin ne de 'devlet'in özündeki nefret ve şiddet bitiyor

Emin Çölaşan: AKP'li belediyelerde yolsuzluk molsuzluk yok, tertemiz!

Onur Çanakçı: Kronikleşen kriz hali

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×