Bloomberg ajansı, iklim değişikliğine dair şimdiye kadar yayımlanmış en kapsamlı raporu inceleyerek beş maddeyi öne çıkardı.

Birleşmiş Milletler bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), tarafından geçen ay kabul edilen ‘İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık’ başlıklı raporda ‘dünyanın çoklu iklim tehlikeleriyle karşı karşıya kalacağı’ belirtiliyor.
Rapor, Türkiye’nin aşırı hava olaylarına karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi olduğunu ortaya koyuyor.
Raporun ağustosta yayımlanan birinci kısmında iklim krizinin insanlık için artık ‘kırmızı kod’ haline geldiği vurgulanmıştı.
34 binden fazla bilimsel makaleye atıfta bulunan kapsamlı ikinci raporda 270 araştırmacı ve yazar katkı sundu. Kısa vadeli küresel eylemlerin iklim krizinin tüm zararlarını ortadan kaldıramayacağı kaydedildi.
Rapora göre insanlığı bekleyen felaketin önlenmesi için hala yapılabilecek şeyler var. Tabii insanlık harekete geçerse…
Bloomberg’in 3 bin sayfalık rapordan derlediği öne çıkan beş çıkarım şöyle:
1. 1,5 derece hedefi neredeyse ulaşılamaz
Uluslar, şirketler, şehirler IPCC’nin 2018’de yayımladığı raporun ardından 2050’ye kadar net sıfır emisyon vaadinde yara girmişti. Ancak yeni rapora göre emisyonlar, bilim insanlarının sıcaklık limitlerinin aşılmasına ne kadar zaman kaldığını hesaplamak için kullandığı karbon bütçesini sömürmeye devam etti. Geçen kısa süre hedefi tutturmayı çok daha zor hale getirdi.
‘2050’ye kadar net sıfır’ nefes alma alanı yaratan bir slogan olsa da, yeni bir gerçek bu zorluğu daha net ortaya koyuyor: Küresel sera gazı emisyonları 2025’te pik yapıp düşüşe geçmeli.
2. Ne yapacağımızı biliyoruz ve bunun için araçlarımız var
IPCC’nin verilerine göre 10 yılı aşkın süredir 12’den fazla ülkede emisyon oranları düşüyor, bazılarında yıllık yüzde 4 azalma görülüyor. 2030’a kadar emisyon hedefinin yarısını tutturabilecek düşük bütçeli karbon azaltma yöntemleri mevcut. Güneş ve rüzgar enerjisi maliyetleri 2019-2020 arasında yüzde 55 ila 85 azaldı, bu da güneş ve rüzgarı çoğu yerde fosil yakıtlardan elde edilen enerjiden daha ucuz hale getirdi.
Nükleer ve hidroelektrik dahil olmak üzere karbonsuz ve düşük karbonlu teknolojiler, 2019’da küresel olarak üretilen elektriğin yüzde 37’sini oluşturdu. Rapor, enerji verimliliğini artırmanın ve yenilenebilir enerjiyi yönetmenin güçlü bir yolu olarak dijitalleşmeyi (yapay zeka, nesnelerin interneti) gösterdi.
3. Karbondioksit miktarını azaltmak kaçınılmaz
1,5 hatta 2 derecelik ısınma sınırını korumak giderek zorlaşacak. IPCC’ye göre bu, net sıfır emisyona giden yol için karbon miktarını azaltmanın ‘kaçınılmaz‘ olduğu anlamına geliyor. Karbon giderme, başka bir deyişle ‘havadan karbondioksit almanın’ birçok yöntemi var. Milyonlarca yıldır bilinen ormansızlaşmanın önüne geçmek ve yeniden yoğun ormanlar oluşturmak bunlardan biri. ‘Karbonu havadan kazıyan’ doğrudan hava yakalama gibi yeni teknolojik yöntemler de var.
4. Davranış önemli
İklim bilimcileri, iklim değişikliğinin nedenlerinin değiştirilebileceği tüm yolları anlatmak için ‘azaltma’ terimini kullanıyor. İlk kez bir IPCC çalışması bu yollara odaklanarak meseleye talep açısından yaklaştı. Davranışsal ve kültürel değişikliklerin, son trendlere kıyasla emisyonları yüzde 40 ila 70 azaltabileceği görüldü.
Kırmızı et tüketimi, hava yoluyla seyahat ve enerji kullanımı insanların kolektif karar alarak büyük etki yaratabileceği alanalar.
Raporun ilgili bölümü de zenginlerin, geri kalan insanlardan ne kadar daha fazla emisyona neden olduğu analizleriyle örtüşüyor: En üstteki yüzde 1’lik grup, kirlilikte en alttaki yüzde 50’den 70 kat daha fazla sorumlu.
5. Politika süreci şekillendiriyor
IPCC yayımlarının medyaya yansımaları ‘politika yapıcılar için özet‘ olarak adlandırılan, çok kapsamlı bir değerlendirmenin yoğunlaştırılmış bir versiyonuna odaklanma eğilimindeydi. Fakat söz konusu belgenin her satırı, 195 ülkeden delegeler ve raporu yazan bilim insanları tarafından kabul edilmeli. Örneğin son raporun yüzlerce kişinin katıldığı onay oturumu iki hafta sürdü. Sonlara doğru görülen çekişmeler, raporun onay sürecini 40 saatlik bir hafta sonu maratonuna dönüştürdü. IPCC’nin çalışması bilimsel ama jeopolitik unsurlar nedeniyle, müzakereciler kendi ulusal çıkarlarını nihai metinde korumaya çalışırken, bu her kelime üzerinde tartışmaya yol açabiliyor. Yani özetin daha uzun rapordaki bilimselliği yansıtması gerekse de her zaman kusursuz şekilde bunu başaramıyor.