Darbe girişimini MİT’e aynı gün ihbar eden pilot binbaşı O.K., istihbarat teşkilatının savunduğunun aksine, bilgilendirme sırasında “Darbe olabilir” dediğini söyledi.
Hürriyet’in haberine göre, dönemin Ankara başsavcısı Harun Kodalak, başsavcı vekili Necip Cem İşçimen ve bir katibin isminin olduğu tutanakta, Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli binbaşı O.K. ile görüşme yapıldığı anlaşıldı.
11 Ağustos tarihli tutanakta binbaşının adı ve imzası yer almadı, binbaşının kimliğinin gizli kalması gerektiği için bu yola gidildiği belirtildi.
Ortaokulu Akşehir’de okuduğunu söyleyen binbaşı, Gülen Cemaati’yle kurduğu bağlantıyı şöyle anlattı: “Akşehir’de yurda yazıldım, yurt Fetullahçılarındı. Benim harp okulundayken iltisağım camide, ara ara bazı evlerde iki haftada bir Konya’dan gelen abiler aracılığıyla buluşmalar şeklinde oluyordu.”
Gülen’le tanıştığını da söyleyen binbaşı, “1996 yılında mezun olduğumuzda İstanbul’da bizi Fetullah Gülen’in yanına götürdüler. Mezun grubu olarak birlikte İstanbul’daki FEM dershanesinde yanına gittik. Bize hiçbir şey söylemedi. Yanında misafir vardı. Yarım saat kadar oturup çıktık” dedi. Binbaşı O.K., o dönem görüştüğü ‘abiler’in isimlerini de verdi.
Kod adı: Tarık
Örgütte ‘Tarık’ kod adını kullandığını söyleyen O.K.’nın açıklamaları şöyle: “Balyoz ve Ergenekon sürecinde F. Gülen’in şizofren seviyesinde olduğunu ve vatana ihanet içerisinde olduğunu anlamaya başladım ve fikirlerim değişmeye başladı. 2014’ten sonra beni ısrarla davet etmelerine rağmen toplantılarına gitmedim. Evliliğimi cemaat içerisinde gerçekleştirdim. Ömer kod adlı bir abi bana resim gösterdi. Eşim kolejde müdür ve malum yapının içerisindeydi. B.B. ve A.O. isimli iki çocuğum var. B ismini örgüt, B’yi ben; A isimini ben, O ismini de örgüt koydu. Çocuklar dört ve altı yaşınalar. Çocuklarımın isimlerini Malatyalı A.K. isimli abi vasıtasıyla örgüt lideri koydu. A.K. çocuk doktorudur. Malatya’da 2009-2013 yılları arasında kaldım.”
‘Çok kan akacak’
Son göreve arasına mesafe koymasına rağmen neden çağrıldığını anlayamadığını belirten binbaşı, “Onu bir türlü anlamış değilim. Kendilerinden olduklarını düşündüğüm personelin bir kısmını çağırmamışlar. Kendilerinden olanları sakladıkları için göreve çağırmadıklarını düşünüyorum” dedi.
Darbe girişiminden önce göreve çağrıldığını anlatan O.K., bir şeyler olacağını anladığını belirterek şöyle devam etti: “11 Temmuz’dan itibaren ailemle Akçay tatil kampındaydık. 13 Temmuz’da Tabur Komutanım Binbaşı Deniz Aldemir aradı, cuma günü görevde olmam gerektiğini söyledi. Deniz Aldemir’in arabasındaydık. ‘Telefonu kapat’ dedi. Radyonun sesini yükseltti. ‘Senin hizmetten olduğunu biliyorum, bu akşam faaliyetimiz var, ben Cooger helikopteriyle Hakan Fidan’ı alacağım, sen Murat Bolat’la uçacaksın, çok kan akacak’ dedi. Vatan aleyhine bir şey yapılacağını anladım.”
”Darbe olabilir’ dedim, çok iyi hatırlıyorum’
Binbaşı sadece Müsteşar Hakan Fidan’ın ‘alınması’ değil, darbe de olabileceğini söylediğini belirtti: “Aklıma MİT geldi. Saat 13.55 gibi nizamiyeden çıktım. Deniz Binbaşı’ya mesaj attım. ‘Ben uçamam’ dedim. Taksiyle 14.20 gibi MİT’e vardık. Kapıdaki görevliye ‘MİT’e TSK içindeki paralelcilerle alakalı bilgi vermek için geldim’ dedim. Saat 15.00 civarı iki kişi geldi. Anlattım. Tedirgin oldular. Bana ne olabileceğini sordular. Ben de büyük bir faaliyet olabileceğini hatta ‘darbe faaliyeti olabileceğini’ söyledim. ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne’ diye sordular. Ben de ‘çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını kendilerine söyledim. ‘Darbe olabilir’ kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum.”
Kimliği o günden bu yana açıklanmayan binbaşı, MİT’le irtibatının da böyle başladığını açıkladı: “Benim (MİT’le) irtibatım bu olayla başlamıştır. Ertesi gün MİT’ten beni aradılar, ‘Güvenlik için seni birkaç gün misafir edelim’ dediler. Yarım saat sonra bir ekip gelip beni aldı.”
MİT ‘darbe istihbaratı’ dememişti
Binbaşının ifadeleri daha önce de basına yansımış, ancak MİT Meclis komisyonuna gönderdiği metinde, binbaşının ‘MİT Müsteşarına saldırı yapılacağı’ yönünde teyide muhtaç ham bilgiler verdiğini açıklamıştı.
Fidan’ın ihbar üzerine Genelkurmay başkanlığına gittiği, ancak darbenin teyit edilememesi üzerine Suriyeli bir muhalifle yapacağı görüşmeye geçtiği öğrenilmişti.