• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

‘İntihar etmeyeceksek içelim bari!’

19/07/2020 18:46

H. AYHAN TİNİN

Sanat da var / Edebiyat

[email protected]

Adalet öldü!

Kendi yaşamıyla ilgili olarak “Bu kadar uzun yaşamayı hiç istemedim. Kendimden sıkıldım!” demeyi beceren bir insan, bir sanatçı, bir edebiyatçı Adalet Ağaoğlu’nu sonsuzluğun ışıklarına yolcu ettik.

Reklam

Yazının başlığı ‘Bir Düğün Gecesi’ romanının efsanevi giriş cümlesi!

Yazarlar, sanatçılar olmasa kelimelerimizi kimden ödünç alacaktık?

Sanatçıların, yaratıcı üretimler yapanların hayatı gibi ölümleri de böyle kendilerine özgü zamanlarda gerçekleşir.

Reklam

Adalet kavramının en çok gündeme geldiği günlerde vazgeçti yaşamaktan Adalet Ağaoğlu…

Birkaç gün özellikle bekledim yazmak için…

Türk tiyatrosuna, Türk roman dünyasına çok önemli eserler bırakmış bir sanatçı gibi değil, sanki bu topraklarda her gün bir Adalet doğuyormuş gibi hak ettiği yankıyı uyandırmadan öldü.

“Birbirimizden nice hüzünler gizliyoruz” diyen, insan ruhunun, birey ve toplum ilişkisinin derinliklerinde kalemiyle dolaşan bir yazardı. 

Ölümünden sonra kimi “Yetmez ama evet” çiliğinden bahsetti. Kimi son yıllarında duruşunun bozulduğundan… Hak ettiği saygı ve sevgiyi gösterenler de vardı.

Sanatçıları sıradan, kuralların ve bir kutunun içinde yaşayan, o koşullandırmalar doğrultusunda “Aferin” bekleyen kişiler gibi değerlendirmekten ne zaman vazgeçeceğiz?

“Sizsiz ben yarım kalırım. Bensiz siz eksiksiniz. İkimiz birlikte bütün ve yeni bir insan oluruz. Yeryüzünde o kadar çok özlenmiş şey oluruz.”

Tam insan olabilmek için sanatçılara ihtiyacımız var.

Kalabalıklar uzaktan bakar sanatçılara… Ne yaptıklarına, nasıl bir hayat yaşadıklarına, nasıl tepki verdiklerine… Anlamak isterler. Kendilerine benzeyen bu insanlar nasıl olur da kendilerinin hiç yapamadığı bir şeyi yaparak; çizerler, yazarlar, yontarlar ve sonsuzluğa giderken arkalarında herkesin kıskançlıkla bakacağı eserler bırakırlar.

Öyle iki daire, bir arsa, bir fabrika değil! İnsanlığın/insanların bazen yüzyıllarca üzerine konuşacağı, kendilerine bile ifade etmekten korktuğu duygularını, hazlarını var oluş ve yok oluşlarının hassas kıvrımlarını, acılarını, yüzleşmelerini, korkularını gün ışığına çıkartıverirler.

Kalabalıklar onları sever ve onlara öfkelenir. Kendilerine benzemedikleri için…

Akılsız bulur, hatalarını arar, yanlışlıklarını abartmaya yatkın olurlar.

Çünkü onlar öyle yazarlar ki, öyle çizerler ki, öyle canlandırırlar ki insanlığın saklanmış yüzlerini; kendini bilmezleri “Ne var ki bunu ben de yaparım” aymazlığı ile “Bunları yapıyorsan toplumun malısın” zorbalığı arasında, bir gizli çekememezliğin kuytusuna bırakırlar.

“Hayatla piştiği gibi kitapla da pişmeli insan.”

Sanatçıları saygıyla alkışlayanlar da vardır, korkuyla önlerine türlü yasaklar çıkartanlar da… İkinciler hep birincilerden daha kalabalık olmuşlardır.

Çünkü hayatın yaramaz çocuklarıdır Adalet Ağaoğlu ve benzerleri…

Onları kendi sığlıklarına çekerek, sıradanlaştırmaya, sınırlar çizmeye çalışırlar… Özgünlük ve özgülüklerden, kendi gibi olmak adına kurallara sırtını dönenlerden korkulur çünkü…

Onlar ki ne insanı, ne aşkı, ne acıyı, ne mutluluğu, ne zamanı, ne sevgiyi, ne sevişmeyi, ne para ilişkisini, ne dostlukların sahilini, ne nefretin gizemlerini, ne zamanı, ne kuralları, ne unvanları diğerleri gibi algılamazlar.

Melih Cevdet Anday söyler ya

“Küçük bir inanç yeter bana,
Ve güze inanabilirdim,
Ama biter mevsim, öteki başlar,
Saf değil doğa, oyalandım
Ama kanmadım, bana ne isli yağmurdan,
Çinko sesinden, hem güvenemem ağaca,
Düşünemem oluklardan akıp gideni,
De ki, benim zamanım başka.”

Yaptıkları ve yaşamları diğerlerine benzeyen bu insanlar, bir gün diğerlerinin yapamadığı bir şey yapıp bir eser yaratırlar. Sonra bir tane daha, bir tane daha… 

Sonra yaşamaktan sıkılır ve hayata tutunmak için botokstan kanını değiştirmeye kadar türlü şarlatanlık yapanların arasında “Yeterince uzun yaşadım” diyebilme cesaretini göstererek, yaşamın karanlığından bilinmeyen dünyanın aydınlığına giderler.

Onları yazmaya, üretmeye iten bizim bilemediğimiz ve adı konmamış acıların, ruhlarındaki kavgaların, içeride sakladıkları hüzünlerin bittiği zamandır o!

“Şimdi buradayım. Her şeyin uzağında. Hiçbir savaşım yok. Hiçbir görevim yok.” 

Adalet Ağaoğlu’nun cümleleri eşlik etti bize yazı boyunca; sanatçılar edebiyatçılar olmasa duygularımızı birbirine bağlayıp, anlam katacak kelimelerimizi nereden bulacağız?

Yazın ortası. Sıcak günler.

– “İntihar etmeyeceksek, içelim bari!“

Filed Under: Sanat

SON HABERLER

S&P, Türkiye tahminlerini açıkladı: Büyüme aşı uygulamasına bağlı

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notu ile not görünümünü teyit etti.

Rapor: Tedbirler uzarsa 35 bin işletme kapanıp 700 bin kişi işini kaybedebilir

Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) raporuna göre tedbirlerin uzaması ve kapasite düşüşü nedeniyle sektörde işini kaybetmesi beklenen kişi sayısı 700 bin.

Tarım bakanı, gıda fiyatlarındaki artışı ‘global stoklama’ya bağladı

Tarım Orman ve Bakanı Bekir Pakdemirli, gıda fiyatlarındaki artışı ‘global stoklamaya’ bağladı. Pakdemirli, Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerin yüklü gıda siparişi verdiğini ifade etti.

Bilim kurulu üyesi sömestr başlarken rahat yaz tatili için uyardı: Evde kalmaya devam

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, yarıyıl tatili süresinde şehirlerarası insan hareketliliğinin yeni bir dalgaya neden olacağını belirterek “Evde kalmaya devam etmek lazım. Evet yorulduk, bunaldık ama amacımız şu; salgını durdurup hiç olmazsa yazın rahat bir nefes alıp, yaz tatiline rahat girebilmek” dedi.

İzmir merkezli ‘FETÖ’ operasyonunda tutuklu sayısı 111’e yükseldi

‘FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanmasına yönelik İzmir merkezli operasyonda yakalanarak adliyeye sevk edilen şüphelilerden 46’sının daha tutuklanmasıyla toplam tutuklu sayısı 111’e yükseldi.

Manifesta 13: Avrupa’da yola devam eden tek bienal
‘Tiyatromuz yaşasın’ kampanyası: Destek verilmezse perdeler kapanabilir

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1180 gündür tutuklu

AGORA

Nasıl olur da Türklüğü kabul etmezler? Belki Türk değillerdir!

Murat Sevinç

Ya lidersindir ya değilsindir

Mehmet Aksel

1921 Anayasası’nın 100’üncü yılı kutlu olsun

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Melih Altınok: Biliyorum ki istediğiniz sonuç zaten buydu

Mustafa Karaalioğlu: Ülkenin mukadderatı göstermelik hamlelere ve şansa bırakılamaz

Miyase İlknur: İktidar cenahında Tuğrul Türkeş dışında bu işin vahametini anlayan kalmamış

Ahmet Hakan: Binali Yıldırım’ın Ergenekon’a ve Balyoz’a sahip çıkıyor gibi görünmemesi gerekir

Deniz Zeyrek: Biz ulaşamasak da Bakan Soylu’nun gereken adalete kavuşmasını diliyorum

Abbas Güçlü: MEB, kararsızlığı ve zikzaklar nedeniyle bütünlemeye kalırdı

Zeynep Gürcanlı: Batı ile barışmak ‘çok uzun’ ve ‘çok ince’ bir yol haline geliyor

Deniz Çoban: Hakem atamaları riskli

Erk Acarer: Soylu gücünü test ediyor

Ender İmrek: Başta Demirtaş ve Kavala olmak üzere binlerce suçsuz insan sipariş üzerine tutuklandı

Orhan Uğuroğlu: Soylu, Bahçeli’ye minnet borcunu ödüyor

Çevrimiçi, yerçekimsiz Gogol

İstanbul Havalimanı’nda bir dakika sanat…

Üç ‘Rebecca’

Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisinden 10 ‘seçilmiş an’

Bilinmeyen bir cisim yaklaşıyor!

Yeni Bond filminin vizyon tarihi üçüncü kez ertelendi: 8 Ekim’de gösterime girecek

Arnold Schwarzenegger aşı olup çağrı yaptı: Yaşamak istiyorsan benimle gel

Britanya’nın en yaşlı tek yumurta ikizlerini Covid-19 ayırdı: Biri hayatını kaybetti, diğeri taburcu oldu

Afrika fillerini gözlem uydusuyla sayıyorlar

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi