Malatya’da Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin soruşturma sırasında ‘FETÖ’ çıkarları doğrultusunda yalan ifadeyle bazı kişilerin mağduriyetine sebep oldukları gerekçesiyle yargılanan 10 sanıktan dördüne dokuz yıl beş ay 10 gün ile 18 yıl dört ay arasında değişen hapis cezaları verildi.
18 Nisan 2007’de Malatya’da İncil satan Zirve Yayınevi’nde biri Alman ikisi Türk vatandaşı üç Hristiyan öldürülmüştü. Katliamı yapan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Salih Gürler olay yerinde suçüstü yakalanmıştı. Aralarında emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un da bulunduğu toplam 19 sanık yargılanmıştı. 2014’te fazla tutukluluk sürelerini sınırlayan yasa kapsamında tutuklu beş kişi elektronik kelepçe takılarak tahliye edilmişti.
Dokuz yıllık süreçte üç mahkeme başkanı, beş de savcı değiştirilen davanın yerel mahkeme süreci, Malatya Ağır Ceza Mahkemesi’nde 28 Eylül 2016’da verilen kararla sona ermişti. Beş katliamcı üçer kez ömür boyu hapis ve 39 yıl 9’ar ay hapis cezasına çarptırılırken, aralarında Hurşit Tolon’un da bulunduğu 14 sanık beraat etmişti. Sanıklar kararın ardından tekrar tutuklanmış, Yargıtay Ocak 2019’da beş müebbetti onamıştı.
AA’nın haberine göre Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık İlker Çınar, tutuksuz yargılanan Nihat Keskin ve Mehmet Ali Badak ve Adnan Dinçer, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Tutuksuz sanık Özgür Birdal ve müşteki Ruhi Abat, salonda hazır bulundu.
Beyanı sorulan müşteki Ruhi Abat, sanıkların pişmanlık içinde olmadıklarını, inkar stratejisiyle savunma yaptıklarını ifade ederek, cezalandırılmalarını istediğini söyledi.
‘İhbar mektuplarıyla ilgili bilgim yok’
Mahkeme heyeti, iddia makamının talebini sordu. Duruşma savcısı, mütalaasını tekrarladı.
Sanıklardan Adnan Dinçer, savunmasında pişman olduğunu, dosyaya konu ihbar mektuplarıyla ilgili bilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Mehmet Ali Badak ise ‘FETÖ’ yargılamalarında etkin pişmanlıktan yararlandığını, çeşitli mahkemelerde 40’ın üzerinde ifade verdiğini, ihbar mektuplarıyla ilgili bilgisi ya da dahlinin olmadığını savundu.
Özgür Birdal müştekiler hakkında herhangi bir eyleminin bulunmadığını, müşteki eski Malatya jandarma alay komutanı emekli albay Mehmet Ülger’in başka bir eleman gönderilerek takibi gibi bir hususun olmadığını, dosyaya ilişkin bildiklerini anlattığını ifade ederek beraatini istedi.
‘FETÖ’ adım adım izlemiş
İlker Çınar da ‘FETÖ’nün kendilerini adım adım izlediğini, bu yapının içinde esir olduğunu, ses kayıtlarının montajını kendilerine karşı kullandığını öne sürerek bu hususları cumhurbaşkanlığına ve İçişleri Bakanlığı’na dilekçelerle ilettiğini ifade etti. ‘FETÖ’nün cinayette olan payını’ kendisinin dile getirdiğini savunan Çınar, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmediğini ileri sürerek beraatini istedi.
Nihat Keskin ise yapmadığı bir eylemle itham edildiğini, suçsuzluğunu ispatlayamadığını, dahli bulunduğuna yönelik delil olmadan sanıklardan birinin beyanına göre cezalandırılmak istendiğini ileri sürdü.
Bunun masumiyet karinesinin ihlali olduğunu iddia eden Keskin, “2009’da Malatya’ya gelerek söz konusu mektubu yazdığım söyleniyor. Avukatımın da sunduğu belgelerden anlaşılacağı üzere İzmir’deydim, milli eğitime bağlı olarak İzmir’de çalışıyordum. Örgütle bir alakam olmadığı gibi bu olaylarla da bir alakam yoktur, beraatimi talep ediyorum” dedi.
Duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Özgür Birdal, Mehmet Ali Badak ve Adnan Dinçer’e ‘iftira’dan iki yıl dokuz ay 10 gün, ‘hürriyeti yoksun kılma’ suçundan altı yıl sekiz ay, sanık İlker Çınar’a ‘iftira’ suçundan üç yıl dört ay, ‘hürriyeti yoksun kılma’ suçundan altı yıl sekiz ay, ‘FETÖ’ adına suç işlemek’ten sekiz yıl dört ay hapis cezası verdi.
Heyet, Nihat Keskin’in dosyasını ayırdı.
Daha önce sanıklar Hamdullah Bayram Öztürk, Suat Yiğit, Rıdvan Akovalı ve Nihat Özçelik’in dosyalarının ayrıldığı, firari sanık Deniz Civelek hakkında yakalama kararı verildiği öğrenildi.