CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerif Zindaşti, adamları ve Zindaşti’ye emniyetten bilgi sızdıran polislerin de aralarında bulunduğu 20 kişi hakkındaki davanın üçüncü duruşmasında mahkeme, sanık polislerin davanın kendileri yönünden ayrılması talebini reddetti. Bir sonraki duruşma 15 Aralık’ta yapılacak.
Zindaşti ismi ilk olarak, 24 Eylül 2007’de İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinde düzenlenen operasyonda 75 kilo eroinle yakalanıp tutuklanmasıyla gündeme gelmişti. Aynı yıl ‘FETÖ’den firari savcı Zekeriya Öz’e ifade veren Zindaşti, sonrasında ‘gizli tanık’lık şartıyla serbest bırakılmıştı.
Zindaşti 6 Nisan 2018’de, bu kez adının karıştığı 10 cinayet ve ‘FETÖ’ bağlantısı sebebiyle yeniden tutuklanmıştı. Altı adamıyla birlikte 11 Ekim 2018’de sürpriz bir biçimde tahliye edilen Zindaşti, saatler içinde sırra kadem basmıştı.
‘Kuzu aracı oldu’ iddiası
Zindaşti’nin tahliye edilmesinde geçen yıl kasım ayında Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden AKP’li anayasa profesörü Burhan Kuzu’nun aracı olduğu iddia edilmişti. Kuzu yaşamını yitirmeden ortaya atılan bu iddialarla ilgili açıklama yapmış “Hakimi aradım ama baskı yapmadım, ne gücüm ve forsum var ki” demişti.
Kuzu hakkında ‘nüfuz ticareti’ suçundan beş yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı, ancak Kuzu hakim karşısına çıkmadan yaşamını yitirdi.
Birleşik Arap Emirlikleri’ne sığınan organize suç örgütü lideri Sedat Peker de ağustos ayında yaptığı paylaşımlarda Kuzu’nun Zindaşti’nin hasmı Orhan Ünğan’nın davasını geri çekmesi için kendisiyle iletişime geçtiğini ileri sürmüştü. Peker, Kuzu’ya ‘başka kadınlarla birlikte görüntüleri olduğu’ gerekçesiyle şantaj yapıldığını iddia etmişti.
Suçlamalar
Zindaşti’ye ‘tasarlayarak kasten öldürme’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘birden fazla kişiyle silahla tehdit’, ‘silahla kasten yaralamaya teşebbüs’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlamaları yöneltilirken, polis memurlarının da aralarında bulunduğu diğer şüphelilere de ‘örgüt üyeliği, örgüt adına suç işlemek, suç üstlenme, verileri aykırı olarak ele geçirme, silahla tehdit ve görevi kötüye kullanma’ suçlaması yönlendiriliyor.
Suçlama örgüt kapsamında değilmiş
İstanbul 40’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmaya müşteki Orhan Ünğan’ın avukatları, sanık avukatları, sanık polisler Ergül Kapukaya, Gönen Karakaya, Fatih Yılmaz ile sanık Seyid Nurullah katıldı. Sanıklar Efkan Öveç, İsmail Güçlü ve Cem Dursun da duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Duruşma başında mahkeme başkanı, polisler hakkında örgüt suçlamasıyla ilgili bir soruşturma olup olmadığının savcılığa sorulduğunu açıkladı. Başkanın aktardığına göre savcılık, polislerin suçlunun ‘adli görevi kötüye kullanma’ çerçevesinde kaldığını, ‘suç örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçunun olmadığını bildirdi.
‘FETÖ’den açığa alındım, göreve iade edildim’
Polis Fatih Yılmaz’ın şimdiye kadar ifadesi alınmadığı için duruşmada ilk olarak bu işlem yapıldı. İddianamede, Yılmaz’ın Zindaşti ile irtibat kurduğu, hasımları olan Ünğan grubuyla ilgili ona bilgi verdiği suçlaması yöneltilmişti. Yılmaz’ın ifadesinden öne çıkan kısımlar şöyle: “Zindaşti ile kızı ve yeğeninin 2014’te öldürülmesi olayı sebebiyle tanıştık. Bu cinayetten sonra kendisiyle herhangi bir irtibatım olmadı, irtibatım sadece memur ve maktul yakını ilişkisi kapsamında oldu.
(Zindaşti’nin telefonunda kendi fotoğrafının bulunmasına yönelik suçlama ile ilgili) Viber uygulamasındaki fotoğrafım onun telefonunda çıkmış, dört – beş yıldır bunu anlatmaya çalışıyorum. FETÖ suçlamasıyla açığa alındım, sonra göreve iade edildim. Göreve başladıktan altı ay sonra cezaevine kondum. Bugün ilk defa kendimi ifade edebiliyorum.”
‘Zindaşti ile ofisinde görüştük’
“Zindaşti ile sürekli -sürekli derken haftada bir, iki haftada bir- görüşüyordum. Zindaşti birçok bilgi verdi. İlk görüşme cinayet mahallinde gerçekleşti, sonraki ise emniyette gerçekleşti. Sonrasında da Gönen Karakaya ve Ergül Kapukaya ile birlikte Zindaşti’nin Nish İstanbul’daki ofisinde görüştük.”
‘Hasmının davetiyle Hollanda’ya gittiler’
“Ali Ekber Akgün cinayeti nedeniyle Hollanda’ya gittik. Emniyet amirimiz Mustafa Kaymış ile gittik oraya. O dönem Hacı Osman Sezen ve Zindaşti’nin kızı ve yeğeninin cinayetleri meçhuldü. Orhan Ünğan bizi arıyordu bu konularla ilgili. ‘Size bilgi vereceğim’ diyordu. Sürekli görüşüyorduk o yüzden. Orada Arzu Zindaşti ve Devrim Öztunç cinayetlerini kendisinin işlemediğini, Urfi Çetinkaya’nın yaptığını söyledi. Ünğan ile mesafem neyse Zindaşti ile de o kadardı. İdari görevlendirmeyle gittik oraya. Amacımız konuşup cinayetleri aydınlatmaktı. Orhan Ünğan bizi Hollanda’dan arabayla aldı, Belçika’ya gittik.”
Yılmaz’ın ifadesinin ardından Ünğan’ın avukatı Çağdaş Çelik, Yılmaz’a Belçika’da gerçekleşen görüşmeden devletin haberi olup olmadığını sordu. Yılmaz da Hollanda’ya resmi yazıyla gittiğini söyledi.
Polisten savcıya: ‘Bu dosya yetkinin üstünde’
Yılmaz’ın ardından Gönen Karakaya isimli sanık polis ifade verdi. İddianamede, Karakaya’nın Zindaşti’nin kızı ve yeğeninin öldürülmesi olay ile bağlantılı olduğu, rüşvet aldığına yönelik ihbar olduğu, bu ihbarın Zindaşti’nin telefonunda çıktığı belirtiliyor.
Karakaya’nın ifadesinden öne çıkan kısımlar ise şöyle: “27 yıl polislik yaptım. Bu dosyada yaşadığım sıkıntı beni emekli olmaya sevk etti. Hep cinayet büro amirliğinde görev yaptım. Sayısız faili meçhul dosyasına baktım, Bunlardan biri de Zindaşti’nin kızı ve yeğeninin öldürülmesi olayıydı. Bu dosyada edindiğim bilgiler nedeniyle beni İstihbarat Büro Amirliği’nde görevlendirildim. Ben dosyaya bakmaya başladığımda dosyanın savcısı ile görüştüm. Ona bu dosyanın kendi yetkisinin çok üstünde olduğunu söyledim. O da bana dosyadan kaçtığıma yönelik bir suçlama yöneltti. Ben de dosyaya bakmaya başladım. O sırada çok fazla konuşulmaya başlamıştı bu dosya. İfadelerin savcılık tarafından alınmasını sağladık. Dosya mahkemeye sunuldu.”
‘Dosyanın hazırlandığından haberdardım’
“Bu dosyadan dolayı karşınızdayım, ilk defa kendimi ifade edebilmenin mutluluğu içindeyim. Kollukta verdiğim cevaplar kolaylıkla teyit edilebilecekken hakkımda bu dosya açıldı. Bu dosyanın hazırlandığından da haberdardım. Zindaşti ya da bu olayda ismi geçen kimseyle irtibatım olmadı. Sadece bir Viber mesajı var, orada da sadece ismim geçiyor.
Zindaşti ile Nish İstanbul’da defalarca görüştük. Emniyette görüşmemenizin nedeni kendisinin hedefte olmasıydı, başına bir şey gelmesini istemememizdi.”
Sanık polislerden Ergül Kapukaya daha önce ifade verdiği için bu duruşmada konuşmadı.
Sanıkların beyanlarının tamamlanmasından sonra polislerin avukatları, dosya konusu eylemlerin müvekkilleriyle ilgisi olmadığını belirterek dosyanın ayrılmasını talep etti.
İdari soruşturmaların belgeleri istenecek
Mahkeme heyeti, ara kararında Memur Suçları Soruşturma Bürosu’na yazı yazılarak polisler hakkında yürütülen başka soruşturmaların belgelerinin istenmesine karar verdi. Heyet, sanık polislerin davanın kendileri yönünden ayrılması ve duruşmalara katılma zorunluluklarının kaldırılmasına ilişkin talepleri de reddetti. Polisler hakkında yürütülen idari soruşturmalara yönelik belgelerin de istenmesine hükmeden heyet, bir sonraki duruşmanın 15 Aralık’ta yapılmasına karar verdi.