İran ile Türkiye arasındaki bir başka rekabet konusu ise Irak’tan geçecek ulaşım koridoru üzerine şekilleniyor.
Türkiye, Irak’ın Basra kentindeki AL-Fav limanını Türkiye’ye bağlayacak, yaklaşık 1200 km uzunluğundaki çift yönlü otoban ve demiryolunu kapsayan “Kalkınma Yolu Projesine” yatırım yapıyor. 2028 yılında tamamlanma hedefi konulan bu “Kalkınma Yolu”, Körfez ülkeleri ile Asya’dan gelen malların, Türkiye ve Irak üzerinden Avrupa’ya taşınmasını öngörüyor.
İran’ın ise ticaret yollarındaki hakimiyeti Türkiye’ye kaptırmaya pek niyeti yok; Tahran hükümetinin “alternatif ulaşım yolu” projesi ise İran’ın Şelemçe kenti ile Basra arasında bir demiryolu hattı kurulması. İranlılar, 2014 yılında ilk kez gündeme gelen, ancak bölgedeki IŞİD tehdidi nedeniyle hiç yol alınamayan bu projeyi hayata geçirmeyi diriltmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı’nın Eylül’deki Bağdat ziyaretinin ana konusu bu proje idi. Projenin nihai amacı, Asya’dan ya da Körfez’den gelen malların Akdeniz’e, yine Tahran’ın yakın müttefiki olan Esad kontrolündeki Suriye üzerinden ulaştırılması.
Belli ki, AK Parti hükümeti bir yandan Tahran’ın “can düşmanı” ABD ile ilişkilerini İsveç’in NATO üyeliğine verilen onay üzerinden geliştirmeye çalışırken, diğer yandan Reisi ziyaretinde İran’la ilişkileri dengelemeye çalışacak.
Ancak Ortadoğu’nun çok değişken siyasi ikliminde, her an yıkılabilecek zor bir denge bu.