Türkiye’de pek çok seçimin yaşandığı son 5 yıllık dönemde, iç politika ile dış politika birbirine iyice karıştırılmıştı.
2019 yerel seçimlerinde muhalefetin İstanbul Belediye Başkan adayının, o dönemde “katil/darbeci” olarak anılan Mısır Lideri Sisi’ye benzetilmesini duyduk; 2017 Anayasa referandumu öncesinde Türk hükümetinden bir Bakan’ın izinsiz seçim çalışması yaptığı gerekçesiyle Hollanda’dan sınırdışı edildiğini gördük; 2023 seçimlerinden önce Yunanistan Başbakanı Miçotakis bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “benim için bitmiştir” diye tanımlandı. Saymakla bitmiyor.
Ancak unutulmamalı; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 yıllığına daha seçilmiş olması ve TBMM’de Cumhur ittifakının çoğunluğu sağlaması, Mart sonundaki yerel seçimleri “formalite” haline getiriyor AK Parti hükümeti açısından. 31 Mart seçimlerinde istenilen başarının elde edilememesinin biraz keyif kaçırma ihtimali olsa da, AK Parti açısından asıl sorun bu değil. Asıl sorun Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz.
Ekonomik krizi aşmanın yolu ise, Batı ile ilişkileri yeniden düzeltmekten geçiyor.