Sezaryen ile doğum ise başlı başına bir sorun alanı. Normal doğum ülkemizde giderek azalmaya başladı. Türkiye son yıllarda sezaryenle doğumlarda ilk sıraya yerleşmekle kalmadı dünyada da “lider” oldu. Doğan her iki çocuktan birisi artık sezaryenle doğmakta. Üstelik sezaryenle doğum sonrası doğumlar da yine sezaryen ile yapılmak durumunda. Şehir hastanelerine yüzde 70 doluluk vadeden bir sağlık anlayışının sezaryen oranlarını makul seviyeye düşürmesi beklenebilir mi? Misal 2017 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 28 olan sezaryen Türkiye’de yüzde 53’e ulaşmıştı. Oysa Dünya Sağlık Örgütü sezaryen oranı için yüzde 15 ile yüzde 25 arasını makul bir değer olarak kabul etmekte.
AKP’nin sağlık politikaları ile gelinen noktayı en iyi anlatabilecek başlıklardan birisi bu sezaryen oranlarındaki artış. 1993’te yüzde 7, 1998’de yüzde 13 olan oran; AKP’nin ilk yıllarında yani 2003’te yüzde 13.9 iken SSK hastanelerinin devri, sağlık ocaklarının kapatılıp aile hekimliği sistemine geçiş sonrası 2008’de hızla yüzde 21’e çıktı. 2016 sonrası oran yüzde 50’yi geçmeye başladı.