Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
TÜİK bir devlet kurumu olduğundan inanmak, güvenmek zorundayız ve hesaplarımızda TÜİK verilerini baz almamız gerekir. Bu bağlamda TCMB’nin son yaptığı revizyon hesabına göre yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 44’tür ve bu veriyi göz önüne alarak yılbaşından bu yana (Aralık sonunda olduğumuzu varsaydığımızda) asgari ücret artış oranı 17.002 + %44=24.482,00 TL olmalıdır ki bu sadece geriye dönük enflasyon farkıdır, zam değildir.
Yukarıdaki hesaplamalar sadece tahminden ibarettir. Bilindiği üzere asgari ücret toplantıları işçi temsilcileri, işveren temsilcileri ve çalışma ve sosyal güvenlik bakanı başkanlığında beşer kişilik heyetlerin alacağı kararla belirlenmektedir. Ve bu heyet dört defa yapacağı toplantıdan sonra anlaşma sağlanamazsa konu hakem heyetine gitmektedir. Bu durumda heyetin yukarıdaki rakamları kabul etmeyeceği ancak en iyimser tahminle yüzde 40 zam vereceği kanaatindeyim ve bu rakam 22 bin 802 TL’ye gelecektir.
Ancak geriye dönük enflasyon oranını dahi karşılamamaktadır. Son üç yıldan bugüne kadar yapılan artışlar ilk maaş alınmadan enflasyon karşısında eridiğini hepimiz biliyoruz. Enflasyon hedefinin bu yıl dört defa revize edilmesine rağmen yüzde 44 ile yılı kapatamayacağımız ihtimali de yüksektir. Dolayısıyla önümüzdeki yıl da yüksek enflasyonla yaşayacağımız aşikardır.
Bu durumda en mantıklı ve makul çözüm ilk önce geçmişe dönük enflasyon oranı olan yüzde 44 oranının verilmesi ve 24 bin 482 TL’ye yükselmesi ve her ay TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranı baz alınarak güncellenmesidir.
İktidar mensupları tarafından sık sık telaffuz edilen “Halkımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” sözü ancak bu şekilde yerine gelmiş olur. Aksi takdirde halkın büyük çoğunluğu bugüne kadar olduğu gibi enflasyon altında ezilmeye devam edecektir.