Savcı Mehmet Selim Kiraz şehit edildiği gün, DHKPC’li katillere terörist diyemeyenler yok muydu?
PKK Ankara’da katliam yaptığı zaman, trafik sıkışıktı, bombalı araç yaklaşamadı, polislerin değil de, daha çok sivillerin ölmesi bu yüzden diye teröriste mazeret arayanlar?
DAEŞ terör yapınca, “Hah, işte bunlar terörist, bunlar kötü ve bunlar sizsiniz” diye avazı çıktığı kadar bağıranlar?
PKK terör yapınca ‘eylem’ diye geçiştirenler?
Ya da, DAEŞ Kobani’yi sıkıştırınca, lisanıyla ifade etmese bile kalbiyle DAEŞ’e meyledenler?
Şimdi, bugün, Halep kan revan içindeyken, çoluk, çocuk, genç ihtiyar, çatır çatır öldürülürken, ‘Halep kurtuluyor’ diyen adi, şerefsiz mahluklar mevcut değil mi?
FETÖ, memleketi ecnebi işgaline açmak için darbeye kalkışınca, Köprü’de, Çengelköy’de, Kazan’da, Gölbaşı’nda, Beştepe’de insanlar öldürülürken, ellerini ovuşturanları görmedik mi?
Bu, ‘içimizdeki kötü’nün kaynayıp kaynayıp taşmasıdır.
Adeta, Cehennem’in kalbimizi yalamasıdır.
‘İçimizdeki iyi’nin, ‘içimizdeki kötü’ye mağlup olmasıdır.
İçimizdeki iyiyi, içimizi işgal eden kötülük zebanilerine teslim etmemizdir.