“Yerli” ve “milli” ve “mütedeyyin” ve “edepli” adaylar gösterin.
Rüşveti bavulla alan, ama Cuma namazına gitmeyi asla ihmal etmeyen adaylar gösterin mesela. Ağzına içki sürmeyen, habire umreye giden, ama yalanda sınır tanımayan, yolsuzluklarını suratına vurduğumuzda pişkin pişkin sırıtan, arsız yüzsüz adaylar gösterin.
Doğayı katleden, şehirlerimizi talan eden, düpedüz soyguncu, eğitimsiz, görgüsüz, zevksiz, kaldırımları bile düzgün yapmaktan aciz, ama mutlaka cami yaptıran adaylar gösterin.
Hayatında herhangi bir müzenin kapısının önünden bile geçmeyen, ömrü boyunca bir defa olsun senfonik konser dinlemeyen, burnuna mikrofon uzatıp sorsan, ilaç için bir tek ressamın ismini bile söyleyemeyen, ama tarikatçıları cemaatçileri belediye kadrosuna dolduran, çadırda iftar veren adaylar gösterin.
Ahlak bekçiliği yapan, insanların cinsel tercihine müdahale etmeyi, insanların yaşam biçimine müdahale etmeyi kendinde doğal hak gören… Ar, namus, edep, örf adet, haya kavramlarını dilinden düşürmeyen… Ama imam nikahı ayağıyla yanında çalışan kadınlara kızlara musallat olan din tüccarlarını aday gösterin.
Aman ha. Maazallah, Barcelona veya Londra gibi olmayalım sonra.