Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Trump İsrail yanlılığı, göçmen karşıtlığı, ırkçı imalı sözleriyle pek çokları tarafından şahin bir sağcı muamelesi görüyor. Hatta Trump’ı neo-con zannedenler bile var.
Ama Trump bunlardan hiçbiri değil. Bunlardan hiçbiri olacak kadar sofistike biri değil.
Bir ideolojisi hiç olmamış bir işadamı. Pragmatik bir dengesiz.
Ama bu pragmatizmle bazı büyük ve basit fikirlerin taraftarı olmuş.
Mesela America First fikrinin. Yani özetle bunu söyleyenler diyor ki; bize ne Avrupa’dan, NATO’dan, dünya jandarmalığından, Ortadoğu’dan. Bizim için öncelik insanlık, dünya değildir. Ulusal çıkarlarımızdır. Paramızı çöllere ya da Avrupalıların konforuna harcamayalım.
Bir tür pasifist bir ulusalcılık bu.
Tabii bu fikrin devamında da daha bilindik bir Amerikan dış politikası tercihine yollar çıkıyor: İzolasyonalizm.
Yani dünyanın meselelerinden elini eteğini çekme, içine kapanma ideolojisi bu.
Başkan yardımcısı JD Vance, Senato’dayken bu fikrin en hararetli sözcülerinden biriydi.
…
Eğer Cumhuriyetçi Parti’nin bütün yüklerinden kurtulmuş olan Trump, izolasyonizm, America First anlayışı, dünyadan asker çekme, savaş başlatmama gibi vaatlerine uygun bir kabine kurarsa beklenmedik hayırlara neden olabilir.
Mesela hiç beklenmedik biçimde Trump’ın Suriye’den asker çekme planı, Devlet Bahçeli’nin PKK’ya çağrısıyla eşleşebilir.
Belki de Türkiye’ye Trump barış ve çözümü getirir.