
ELÇİN POYRAZLAR
elcpoy@gmail.com
@elcinpoyrazlar
İnternet üzerinden paylaştığınız masum bilgilerin sanal dünyada nereye gittiğini hiç düşündünüz mü? Sosyal medyaya koyduğunuz dostlarınızla yemek yediğiniz geceden fotoğrafların, telefonunuzun takip ettiği günlük adım sayınızın, tatiliniz için ucuz uçak bileti aramalarınızın, kısaca hayatınızın, devasa bir veri bankasında daha sonra kullanılmak üzere saklandığını söylesem inanır mıydınız?
Harvard Üniversitesi profesörlerinden Shoshana Zuboff’un son kitabı ‘The Age of Surveillance Capitalism’ (Gözetim Kapitalizmi Çağı) büyük teknoloji şirketlerinin kullanıcıların davranışları üzerinden nasıl yeni bir bir iş modeli geliştirdiklerini anlatıyor.
Zuboff gözetim kapitalizminin insan deneyimini davranışsal veriye dönüştürmek için bedava ham madde olarak kullandığını ileri sürüyor.
Bu verilerin bazıları servisin geliştirilmesi için kullanılıyor ancak geri kalan ‘davranışsal artıklar’ makine zekası olarak bilinen ileri düzeydeki üretim süreçlerine yediriliyor ve sizin şimdi, yakında ve ileride ne yapacağınızı tahmin etmek için kullanılıyor.
İşin en korkunç taraflarından biri de ‘bu tahmin ürünlerinin davranışsal gelecek piyasasında ticaretinin yapılması.’ Gözetim kapitalistleri bu ticaretten o kadar büyük gelirler elde ediyor ki pek çok şirket insan davranışlarını tahmin etmek için iddialara bile giriyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Facebook’ta 50 milyon kullanıcı profiline ait verileri usulsüz kullanan veri analiz şirketi Cambridge Analytica.
Londra merkezli Cambridge Analytica ‘tüketici, takipçi, seçmen davranışlarını değiştirmek isteyen’ şirketlere ve siyasi partilere hizmet veren bir firma.
Firmayla ilgili bu skandal ortaya çıktıktan sonra şirketin eski üst düzey yöneticisi Alexander Nix ABD’de 2016 seçimlerinde Donald Trump kampanyasında etkin bir rol oynadıklarını itiraf etmişti.
Günlük hayatımızda neredeyse her ürün ‘akıllı’. İnternete bağlı her cihaz, araç ya da dijital asistan bizden istikrarlı olarak davranışsal veri topluyor.
Zuboff kitabıyla ilgili Financial Times gazetesine yazdığı makalede şunlara dikkat çekiyor: “Gözetim kapitalizmi özel insan deneyimini bedava ham madde olarak ilan edip bunun sayısallaştırılmasını, üretim ve değiş tokuş için davranışsal tahminlere dönüştürülmesini sağlıyor. Bu mantığa göre gözetim kapitalizmi davranışlarımızı üretim fazlası olarak izinsiz topluyor ve vücutlarımızda, beyinlerimizde ve çarpan kalplerimizde kalan anlamları geride bırakıyor. Siz ‘ürün’ değilsiniz ama geride kalan kadavrasınız. ‘Ürün’ sizin hayatınızdan koparılan artık veri”.
Ayrıca bu yeni kapitalizmin eşitlik ve şeffaflık anlamında da büyük sakıncaları var. Devlet gözetimi kapitalist gözetimci şirketlerle birleştiğinde dijital teknoloji tüm toplumlardaki vatandaşları iki gruba ayırıyor: izleyenler (görünmeyen, bilinmeyen ve hesap vermeyenler) ve izlenenler.
Zuboff bunun demokrasi üstünde derin sonuçları olduğunu savunuyor. Bu bilgi asimetrisi ayrıca iktidar asimetrisini de beraberinde getiriyor.
Bazı ülkelerde devlet gözetiminin denetlenme şansı var ancak bunun özelleşmiş tarafında bu tür bir düzenleme yok.
Gözetim ayrıca sadece bir kaç şirketle de sınırlı değil. Pek çok ürün, hizmet, sigorta sektörü, internet alışverişleri, finans, sağlık hizmetleri, eğlence, eğitim, ulaşım daha pek çok alanda akıllı cihazlar ve sistemler hayatımızı saniyesi saniyesine kayıt ediyor, işliyor, dönüştürüyor ve bir ürün olarak ticaretini yapıyor.
21’nci yüzyılın sosyal düzeninde davranışlarımız birer mal, geleceğimiz ise yeni inşa edilen kuralsız vahşi teknolojik bir sistemin elinde.
“Bir zamanlar biz kendi hayatımızın öznesiydik. Şimdi onun nesneleriyiz” diyor Zuboff.
Büyük birader bizi sadece izlemiyor, aynı zamanda hayatımızın anlarını paraya çeviriyor.