Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bugünlerde iktidar cephesinde farklılık arayanlardan geçilmiyor. Bahçeli mi kendi başına davranıyor, Erdoğan mı önün kesiyor diye saatlerce süren tartışmalarla televizyon ekranları işgal ediliyor.
Oysa o cenahta işler çok net. Cumhur İttifakı rejimin devam etmesi bunun da Erdoğan eliyle gerçekleşmesi konusunda zerre tereddüt etmiyor. O kadar net ki bu konunun hayat bulması için anayasanın bile değişmesi gerektiğini savunuyorlar.
Rejim konusunda o kadar kararlılar ki ne tek bir özeleştiri ya da “Bu kısmını yanlış yaptık” gibi bir cümleyi duymadık. Ülke her anlamda yıkıldı, insanlar enkaz altında kaldı bunlar bildiğinden şaşmadı, şaşmıyor.
İktidarın bu netliğine rağmen muhalefetin “Du bakalım ne olcak” tavrında zerre bir değişiklik yaşanmıyor. Bir tebessüm, bir tokalaşma muhalefetin kimyasını bozmaya yetiyor.
Esenyurt’a Mardin’e kayyum atanmasından hafta geçmemiş muhalefet partileri İstanbul ya da Ankara’nın ne olacağını konuşuyor. Hala rejimin geldiği noktaya dair kafalar karışık. Üstelik yurttaşın kafasını da karıştırmaya çalışıyorlar.
Bırakın bir şehre kayyum atamayı bu rejim daha kötülerini yapmadı mı? Barış masası dağılmadan yüzlerce siyasetçiyi hapse atıp binlerce yıla mahkum eden kim? Mühürsüz oylarla ülkenin rejiminin değiştirildiğini ne çabuk unuttuk. Seçim iptal edilmedi mi bu ülkede? 31 Mart 2019 İBB seçimlerinde sandığa giren üç oyun ikisini geçerli sayıp birini iptal ettiren kim?
Hala rejimden bir beklenti içinde olmanın anlamı var mı?