BURAK KILIÇ
Herkesin aklındaki planları sır gibi sakladığı bir dönemde imza attı Aykut Kocaman.
En baştan başlarsak; başkan Aziz Yıldırım için en kestirme yol seçildi. Kendisinin ifade ettiği üzere ‘Fenerbahçe için sözler de yutulur’du. Yuttu da.
Keza Kocaman da benzeri bir hamlede bulundu. Tamamen çakıllardan arındırılmış bir yol istediği için Advocaat’ın kabul ettiği teklifi öncesinde geri çevirdi. Kendisinin olan bir takım istedi. Son altı ay itibariyle ise artık planlarını kurmaya başladı. Teşhisi koydu ve üzerinde son derece kafa yorulmuş tahlillerle Kadıköy’üne döndü.
Yolların temizlenmesini istemişti. Görünürde temizlendi de. Ama görünürde. Hoca yola bir akşam vakti çıktı, yol arkadaşlarının bakışlarına güvenerek. Bu kısım şimdilik burada beklesin. Şerhi sonda kapatacağım.
Kocaman yuvasına, 3 Temmuz’un sönmüş ateşiyle, geçmişten getirdiği umutlarıyla ve deneyiminin sağladığı güvenle merhaba diyor. Taraftarların sevgisini ceplerine, üzerlerindeki ölü toprağını ise avuçlarına doldurarak geçiyor kulübeye. Başkanla camia arasındaki ateşkesin soğuk rüzgarlarını dağıtmaksa ilk görevi.
Seçim savaşının gölgesi üzerinde
Fenerbahçe’nin en temel sorunu Fenerbahçeli’nin Fenerbahçe’sine küsmesiydi. Aradaki buzlar tazelenen 10 bine yakın kombineyle erimişe benziyor.
İkinci görev, sahada kazanan bir Fenerbahçe yaratmak. Burada da zihinsel bir sorun var. Geçen sezon oyunculardaki güvensizlik, rakiplerinin iştahını kabartırken camiadaki gerginliği bir girdaba dönüştürdü. Bunun yıkılması için öncelikle iyi bir motivasyon gerekli ki, hocanın esas sınavı burada olacak.
Tüm bu küslük ve yılmışlıkla beraber herkesin kılıçlarını kınında bileylediği bir seçim savaşının gölgesi var üzerinde. Bu gölge her puan kaybından sonra biraz daha kararacak. Çelik gibi sinirlere ihtiyacı olacak Kocaman’ın.
Renkler gerçeklerle örtüşmüyor
Bunca liderlik temelli hesaptan sonra artık sahaya inebiliriz.
Fenerbahçe’de 3 Temmuz’un bile yaratamadığı bir tahribat yaratan Pereira döneminin izlerinin silinmesi gerekli. Bunun için ise ya zaman ya da para elzem. Bu ikisi de Fenerbahçe’de bulunmuyor.
Başkan 20’nci şampiyonluğu stadın girişine mıhladı. Bu şampiyonluk için transfer döneminde büyük şans lazım Fenerbahçe’ye.
Örneğin Jeremain Lens’in düşük maaşa ikna olmasına, Emre Belözoğlu’nun dört yıl önceki haline denk gelecek bir zekaya, Van Persie’nin uçmayı hatırlamasına ihtiyacı var.
Kocaman için kendi kuracağı kadroyu yine istediği gibi hazırlayabileceği bir sezon resmedilirken, renkler gerçeklerle örtüşmüyor.
Ne demiştik. Aslında hiç sorunsuz ve öncesindeki başarısızlıklardan sonra kendisinden beklenti yokmuş gibi anlatılan bu kavuşmanın tepesinde gri gri dumanlar tütüyor.
Camia her adıma bir kulp takmamalı
Aykut Kocaman’ın daha imzası kurumadan yaptığı transferler yaylım ateşine tutuldu. Hasan Ali Kaldırım’la sözleşme uzatılması homurtulara neden olurken gecikmesi muhtemel transferler bu hoşnutsuzluğu artıracaktır.
Ağustos ayı gelmeden Kocaman’ın aklındaki geçiş dönemini bilmek güç. İstediği oyuncuları transfer edebilecek bir bütçe ortada yokken, sil baştan gönlünce bir kadro kuramazken atılan her adıma bir kulp takmamalı camia.
Ama Kocaman’ın da kartlarını açık oynaması gerekli. İlk söylediklerinden anlaşılan, Kuyt’laşmış bir Fenerbahçe var aklında. Her topu ısıran, pes etmeyen gelgelelim varyetesi dar bir ekip oluşacak. Kadronun ne kadarının bu arzuya ortak olacağını zaman gösterecek.
Ne takdir ne tekdir
Taktik analize başlamak için en az bir ay daha beklemek gerekli.
Örneğin; Dirar transferi çok önemli bir adım. Sabit mevkileri aklımızdan çıkarırsak harika bir bek performansı izleyebiliriz. Peki hangi planda?
Varsayalım ki bek oynadı ve hücum kurgusu onun üzerinden başladı. Önündeki oyuncunun bir forvet değil bir açık olmasına ihtiyacı var. Çünkü pas oyunlarında etkinliği artan ve oynatan bir futbolu var Faslı’nın.
Veya adının ön çizgide tahtaya yazıldığını planlayalım. Bu kez içeri deplase olmakta sıkıntı yaşayacağı için geride patlayıcı bir bek ve sürekli ceza alanında gezen bir ön orta saha desteği hasıl olacak.
Yalnızca bir transfer için bile birçok plan kurulabilecekken, imza atılmış bir sözleşme üzerinden ne takdir etmeli hocayı ne de tekdir.
Ve kuzeydeydi güneş
Yazının başındaki şerhe bir nokta koymak gerekli. Çok da uzatmadan; Moskova’da Nazım’ın mezarına çiçekler bırakılan günlerden iftarlara icabet edilen bir geçişi yabancılıyor insan.
Yarım kalan hesabı kapatmaya geliyorum dedi Kocaman. Hesaplarda çetelesi tutulan bir 3 Temmuz bölümü varsa güneşin doğudan değil kuzeyden doğması gerekir. Aykut Kocaman gaz yiyen, coplanan onca taraftara az da olsa borçlu bunu.
Not: Tunca’yı özledik.