
KEMAL GÖKTAŞ
kemalgoktas@diken.com.tr
@kemalgoktas
Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi, 12 ve 13 yaşındaki iki kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada mahkûm edilen sanık babaya verilen cezayı bozup tahliye kararı verdi.
Dairenin üç üyesinin Yargıtay’ın yetkisinde olmadığı halde doğrudan babanın suçsuz olduğu yönündeki kararına karşı çıkan iki üye zehir zemberek bir karşı oy yazdı. İki üye, kızların babalarına iftira atmaları için bir nedenleri olmadığını ve istismar olayının anneleri ve öğretmenlerinin ifadeleri ile doğrulandığını belirterek şunları kaydetti: “Sözlü duruşmada kanıtlarla temas etmeyen Yargıtay’ın inandırıcılık noktasında inceleme yapmasına yasal, bilimsel ve mantıksal olanak yoktur. Dosyadaki kanıtları değerlendirme ve maddi gerçeği belirleme yetkisi, sözlü duruşma yapan ve kanıtlarla doğrudan temas eden yerel ve istinaf mahkemelerindedir. Yargıtay’ın bu konuda değerlendirme yaparak bozma kararı vermesi yetki gaspıdır ve yasal değildir.”
İki üye ayrıca, Yargıtay’ın bozma kararına ilgisiz kanun maddelerini yazarak yetki ihlalini perdelemek istediği suçlamasını da yönelterek “Yargıtay kararında açık çelişki yaratmanın yanında güven sarsıcı olduğundan temyiz mahkemesinin bu üslubu kullanmaması beklenirdi” dedi.
Gerekçesiz bozma
Yargıtay’ın kararına konu olan olayda yaşları 12 ve 13 olan iki kızına yönelik cinsel istismarla suçlanan baba hakkında mağdurelerin ayrıntılı anlatımları üzerine Aksaray 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Çocukların annesi ve durumu sonradan öğrenen öğretmenleri de bu ifadeleri doğruladı. Bunun üzerine yerel mahkeme sanığın suçunu sabit görerek iki kez basit cinsel istismar suçundan sanığı mahkûm etti.
Bu karara yönelik istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedildi. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi, suçların işlendiğini kabule yeterli kanıt olmadığına karar verdi.
Dairenin kararında ‘mağdurelerin aşamalardaki çelişkili anlatımları, müşteki annenin istikrarlı olmayan beyanları, tanık öğretmeler ve mağdurelerin dedesinin ifadeleri ile sanığın savunması’ nazara alındığında sanığın beraat etmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verdi. Daire bu gerekçeyle tutuklu olan sanığın da tahliye edilmesine karar verdi. Karar ikiye karşı üç oyla alındı.
‘Babalarına iftira atmaları makul değil’
Karara karşı çıkan üyeler yazdıkları karşı oyda şunlar kaydedildi:
“Yaşlarına uygun fiziksel ve mental yapıya sahip olan ve sanık babalarına iftira atmaları için makul ispatlanmış neden bulunmayan mağdureler ilk uyumlu anlatımlarında sanığın eylemlerini ayrıntılı olarak anlatmışlardır. Mağdurelerin bu beyanları tanık anne ve durumu sonradan öğrenen öğretmenleri tarafından doğrulanmıştır. Yerel mahkeme savunmayı reddetme ve mağdurelerin önceki anlatımlarını doğru görme nedenlerini de kanıtlarla ilişkilendirerek kararında göstermiştir. Bu açıklamalar karşısında sanığın atılı suçları işlediği iftira atmadığı açık olan mağdurelerin oluşa uygun ilk anlatımları, tanık beyanları ve dosya içeriği ile sabit olduğundan, bozma kararı dosyadaki kanıtlara uygun değildir. Ayrıca Daire kararında yerel mahkemenin kabulündeki yanlışlık bozma nedeni yapıldığı halde bunun nedenleri kanıtlarla ilişkilendirilerek açıklanmamış, soyut açıklamalarla gerekçesiz şekilde bozma kararı verilerek usule aykırılık oluşturulmuştur.
‘Yargıtay kararı yasaya, bilime ve mantığa aykırı’
Duruşma açarak yargılama yapan yerel ve istinaf mahkemesi müşteki, mağdure ve tanıkların anlatımları ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelere dayanarak eylemleri sabit kabul etmiş, Yargıtay ise mevcut dosyadaki aynı kanıtları yeniden değerlendirip suçları sabit görmemiştir. Kanıtları değerlendirme, mağdurelerin, müştekinin, tanıkların veya sanığın beyanlarının doğru olup olmadığını saptama işi, bunları sözlü duruşmada doğrudan dinleyen, duruşmada bununla ilgili tartışmayı beş duyusu ile izleyen yerel veya istinaf mahkemelerine aittir. Anılan kişileri dinlemeyen, sözlü duruşmada bu kanıtlarla temas etmeyen Yargıtay’ın inandırıcılık noktasında inceleme yapmasına yasal, bilimsel ve mantıksal olanak yoktur.
‘Yetki gaspı…’
Dosyadaki kanıtları değerlendirme ve maddi gerçeği belirleme yetkisi, sözlü duruşma yapan ve kanıtlarla doğrudan temas eden yerel ve istinaf mahkemelerinin olanak ve yetkilerinde olan bir husustur. Yargıtay’ın bu konuda değerlendirme yaparak yukarıdaki biçimde bozma kararı vermesi yetki gaspıdır ve yasal değildir, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 288’inci maddesine açıkça aykırıdır. Adli yanılgılara neden olur.
‘Bu üslubu kullanmaması gerekirdi’
Bozma kararı kanıtlar değerlendirilerek ve yetki aşılarak verildiği halde, bozmanın hukuksal dayanağına hükmün gerekçeli olmasına ilişkin CMK’nın 230/1-b ve 289/1-g maddeleri yazılarak Yargıtay’ın açıklanan yetki ihlali perdelenmek istenmiştir. Hukuka aykırı ve Yargıtay kararında açık çelişki yaratmanın yanında güven sarsıcı olduğundan temyiz mahkemesinin bu üslubu kullanmaması beklenirdi. Yerel ve Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarının içeriğine nazaran gerekçe noksanlığı bulunmamaktadır, esasen bozmada buna dair tespit de yer almamaktadır.”