Bugün de neredeyse Çernobil duyarsızlığı fazlasıyla geçerlidir. Ne ana akım siyaset bu konuda ağzını açtı; ne bilim çevrelerinden bir uyarı geldi; ne de güçlü bir toplumsal bir uyanış sergilenebildi. Asıl kaygı verici olan budur. Çünkü sonuç, yapılan sözleşmede, Akkuyu’da oluşacak nükleer atıkların nasıl ve nerede depolanacağının belirsiz bırakılması; üretilecek enerjiye verilen fiyat garantisinin şu andaki piyasada geçerli fiyatın üç katı düzeyinde olması ve nükleer teknolojinin Rusya’nın tekelinde kalmasıdır.
Akkuyu özelinde bu konuların kamuoyunda tartışılamaması; bir güneş ülkesi olan Türkiye’de nükleere seçenek olarak, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının güçlü bir biçimde gündeme getirilememesi, gerçekte, bu ülkedeki demokrasi eksiğinin bir sonucudur.