MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türkiye’nin hemen her yerinden sağlıkta şiddet haberi geliyor. Ancak bu Şanlıurfa’da dikkat çekecek kadar sık. Şanlıurfa Tabip Odası Başkanı Bulut Ezer, sistem ve yetersizliklerden kaynaklanan sorunların faturasının sağlık çalışanlarına kesildiğini söyledi.
Arka arkaya şiddet vakaları
Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nde tomografi sırası beklemek istemeyen bir hasta ve yakınları, sağlık personeliyle tartıştı ve güvenlik görevlilerine satırla saldırdı.
Birkaç gün önce, yine aynı hastanenin acil servisinde bir hemşire, hasta yakını tarafından dövüldü. Bu kez şiddetin sebebi, erkek hemşirenin hastanın eşine enjeksiyon yapmasıydı.
Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne muayene olmaya giden hasta, kayıt alınmadığını öğrenince sinirlenip bilgi işlem personeline silah doğrulttu, “Al o zaman beni vur” dedi.
Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’nde üç doktor, hastalarına öncelik isteyen hasta yakınlarınca dövüldü.
Kronolojik olarak geriye doğru gittikçe, Şanlıurfa’dan başka sağlıkta şiddet örneklerine de rastlıyoruz.
Sağlık Bakanlığı, sağlıkçılara şiddetle ilgili Türkiye verilerini paylaşmaya istekli değil. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bir soru önergesine verdiği yanıta göre son yedi yılda (1 Aralık 2015-30 Kasım 2022) 23 bine yakın sağlık çalışanı beyaz kod verdi, yani şiddete uğradı. Gerçek sayınınsa çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
‘Yeterli sayıda hekim yok’
Aslında Şanlıurfa, sağlıkta şiddete zemin hazırlayan koşulların hemen hepsinin bir arada görüldüğü bir kent. Şehirde Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin yanı sıra, Sağlık Bakanlığı’na bağlı iki araştırma ve eğitim hastanesi, 11 devlet hastanesi bulunuyor. Sayı çok gibi gözüküyor. Ancak ciddi bir hekim sirkülasyonu yaşanıyor. Mecburi hizmet bölgesi olan kentte görevi biten, ayrılıyor. Kentli hekimlerin dahi pek çoğu kalmayı tercih etmiyor.
Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre kentte toplam hekim sayısı 2 bin 623, toplam diş hekimi sayısı 396, hemşire sayısı 3 bin 858, diğer sağlık personeli sayısı da 3 bin 333. 100 bin nüfus başına 151’den az hekim düşüyor.
Sorularımızı yanıtlayan Şanlıurfa Tabip Odası Başkanı Bulut Ezer, şiddetin düşmanlıktan değil, yetersizlikten kaynaklandığını, sağlık sisteminin periferde çok daha acı sonuçlara yol açtığını söyledi: “Çünkü yetersizlikler ilk olarak periferde başlar. Hastane yöneticileri de ellerindeki personelle kapasitelerinin ancak yüzde 50’si kadar hizmet verebildiklerini söylüyorlar. Yeterli sayıda hekim yok. Halk sağlık çalışanıyla muhatap olabildiği içi sorunların kaynağı olarak bizi görüyor ve şiddeti bize yönlendiriyor.”
Uzun bekleme sıraları nedeniyle hekimlerden randevu alınamıyor. Hastalar çevre illere gitmek zorunda kalıyorlar. Halkın ciddi ekonomik sorunlar da çektiğini söyleyen Ezer, “Özel sağlık kurumlarına başvuramıyorlar. Çünkü ciddi farklar alınıyor. Bütün hizmeti kamudan almak zorundalar. Bu da ciddi derecede yığılmaya sebep oluyor” dedi.
Ezer şiddet sebeplerini şöyle sıraladı:
*Personel sayısı düşmeye devam ediyor. Hekimler günde 100-150 hasta bakmak zorunda. Ortalık ciddi derecede kalabalık. Hasta-hekim ilişkisi kurulamıyor. Hastayla karşılıklı sohbet edebildiğiniz, derdini dinlediğiniz, ona dokunabildiğiniz zaman hasta-hekim ilişkisi oluşur. Bu da aslında bir bağdır. Hasta diyor ki ‘Benimle kimse ilgilenmiyor’, ‘Hemen baktı gönderdi’ diyor. Sanki hekim bunu isteyerek yapmış gibi… Aslında hekim sıkışıklığı gidermek için olağanüstü çaba sarf ediyor. Tükenmiş olan sağlık çalışanları ister istemez geriliyor. Hastalar ayrı gergin. Böyle bir ortamdan psikolojik olarak herkes etkileniyor.
*Toplumsal şiddet de tırmanıyor. Sağlık alanına daha fazla yansıyor. Toplumsal şiddet arttıkça, sağlıkta şiddet haberlerini çok daha fazla görmeye başladık. Her yer ciddi bir cinnet halinde. Bunun yansıması da sağlık alanında maalesef hastanelerde. Kurşunlamalardan tutun, silahlı yaralanmalara kadar ciddi derece şiddetle karşı karşıyayız. Birçok ilden şiddet haberleri alıyoruz.
‘Sağlık kurumları güvenli hale getirilmeli’
*Sağlık kurumlarının güvenliği sağlanmalı. Yasa yapıcıların, iktidarın bu konuda ciddi derecede bir girişimde bulunması, çalışma yürütmesi, meclisin bu konuda olağanüstü toplanması gerekiyor. Bu konunun sadece bir yasayla çözülemeyeceğine inanıyoruz. Topyekun bir düzenleme ve sağlık kurumların güvenli hale getirilmesi lazım. Silahla girilmesini önüne geçilmesi gerekiyor. Hasta belindeki silahla muayeneye geliyor.
*Sağlıkta şiddet sözde katalog suçlara alındı. Yani şiddet uygulayan tutuklu yargılanacaktı. Fakat yasayı uygulayanlar kendi yorumlarını katarak serbest bırakıyorlar. Caydırıcı olamıyor. Cezasızlık şiddeti körüklüyor. Sağlıktaki şiddeti sadece yasayla çözemezsiniz. Hastanelerdeki yığılmanın önüne geçmek lazım. Bunun için sağlık sistemi basamaklandırılmalı. Popülist politikalar nedeniyle bu yapılmıyor.
*Bazen kötü haber vermemiz gerekebiliyor. Elimizden geleni yapsak da hasta ölebilir. Ölüm hayatın rutininde var ama kötü haberi yakınlarına verirken çekiniyoruz. Güvenlik görevlisini, polisi de çağırıyoruz. ‘Yanımda dur’ diyoruz.
‘Bir hastayla 10-15 yakını geliyor’
*Ana sorunu her zaman hasta yakınlarıyla yaşıyoruz. Avrupanın her yerinde sağlık kurumuna sadece hasta gider. Burada aşiret kültürü var ve hasta yakını çok fazladır. Hastanelerde aynı anda 10-15 hasta yakını olabiliyor. Hastanın durumunu hepsine ayrı ayrı anlamamızı istiyorlar. Sağlık kurumunun içinin ferah olması ve hekimin hastasına rahat ulaşabilmesi lazım. Müdahalesine sürekli karışılıyor. Bazı hastalıklara bakmak için kişinin gözlemlenmesi gerekebiliyor. Sürekli bir şey yapmanıza gerek yok, sadece yatması gerekiyor hastanın. O sırada hasta yakını, ‘Bizim hastamıza kimse bakmıyor’ diyor. Sürekli hekim taciz ediliyor. Akrabalık ilişkileri önemli, değerli ama sağlık kurumlarının içinde o kadar kalabalık maalesef şiddeti de körüklüyor.
*Başından beri sağlıkta dönüşünüm, sağlıkta şiddeti körüklediğini söylüyoruz. Bakanlığın son verilerine göre, sağlık kurumlarına yılda 856 milyon başvuru yapılmış. Bu her bir vatandaşın yılda ortalama 10 kere sağlık kurumuna başvurması demek. Bazı vatandaşlar 20-30 kere başvuruyor ve bununla gururlanıyoruz. Bu da aynı hastanın sistem içinde sürekli dolanması, gereksiz yere ilaç almasına sebep oluyor.
‘Sağlık okuryazarlığı düşük’
Birlik ve Dayanışma Sendikası Şanlıurfa Temsilcisi Yusuf Eryazğan, kentte sağlık okuryazarlığının düşük olmasının sağlıkta şiddetin en önemli nedenlerinden biri olduğunu söyledi. Eryazğan diğer sebepleri şöyle sıraladı:
*İlimizde birçok aile sağlığı merkezinde çalışan açığı var. Bundan dolayı hizmetler randımanlı sunulamıyor.
*Yılları içinde şiddetin tırmanması ve artmasındaki en büyük nedenlerden biri de sağlık politikalarındaki yanlışlar. Koruyucu sağlık hizmetlerinin önemsenmemesi, aile sağlığı merkezlerinin sahipsiz bırakılması, güçlendirilmemesi ve geçen sürede yıpranması sorun.
*Göçmen nüfus fazla. Bu da hastanelerde ayrıca yoğunluğa, sıkıntılara ve sorunların artması yol açarken, şiddete zemin hazırlıyor.
*Hükümetin, sağlık bakanlığının duruşu, önlemleri çok önemli. Her bir şiddet olayı X’te geçmiş olsun dileğiyle geçiştiriliyor, asla çözüme gidilmiyor. Bakanlık ve bürokratları bir duruş sergilemeli.