Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti (yine) Suriye’de ‘büyük devlet!’ Bir diktatöre bir İslamcılara, bir barışa, bir Arap devletlerinin ağalarına, bir Rusya’ya, bir ABD’ye, bir iç savaşa gide gele…
…
Lakin aynı esnada ülkenizin, halkınızın önemli bir kısmı ‘geçim’ soğuğunda donuyorsa, ‘hayatta ve ayakta kalma’ alevlerinde boğuluyorsa; büyüklüğünüze de bir bakasınız olmalı!
Aynı esnada, bir askeri helikopteriniz kalkmış ve ‘6 şehit’le düşmüşse, aynı esnada 4 genciniz sözde güvenilir bir yolda bir otomobil içinde heyelan altında can vermişse, aynı esnada bir anne 5, 12, 14 yaşındaki çocuklarıyla birlikte doğalgaz kurbanı olmuşsa derin, yoğun bir duygunuz olmalı!
Çünkü bunlar intihar değil, ‘kaza’ deniyor ama öyle ya da böyle ihmal ihtimalleri. Çünkü ‘helikopter’ bir devlet görevi. Çünkü yol ve heyelan tehlikesi bir devlet görevi. Çünkü doğalgaz, bedelini insanların cılız hayatlarına ödetirken olduğu gibi kamusal denetim, özen ve dikkat görevi.
Kadınların katillerinden korunması, çocukların açlık, yoksulluk, kötü eğitim ve yoksul bir hanede 5’ini birden kül eden yangınlardan korunması kamusal sorumluluk. Doğru dürüst eğitim almaları, karınlarının doyması, okullarının temizlenmesi kamusal sorumluluk. Yaşlıların, emeklilerin onurlu yaşayabilmesi kamusal sorumluluk.
Diyebilirsiniz ve diyebilirim ki, bir çırpıda 50 binden fazla insanını, kötü zeminlerde berbat binalar ve menfaat ağı imarlarıyla enkaza gömebilen bir ülke ve devlet tıynetinde, üçer beşer ölülerin ne kıymeti var! Öyle oluyor işte. Sorumlularının hesap vermediği ülkenizde böyle oluyor, Japonya’da Kore’de böyle olmuyor. Yoksa Koreliler de bildi ‘darbe’ püskürtmesini!
İnsan olmak ile ‘devlet şeyi’ olmak arasında bu kadar büyük uçurum olmamalı. İnsanlar insanlıklarından utanır hale gelirken, devlet şeylerinin pişkinliği bu raddeye varmamalı. Olmuyor tabii!
Askeri helikopterin ‘eğitim kazası’nı duydunuz. Üstelik ilk değil, hem de aynı model helikopterle bile: Son yıllarda Erzincan’da 5 asker, Kocaeli’nde 3 asker, Sincan’da 5 asker, İstanbul’da 5, yine İstanbul’da 4 asker. Giresun’da aileleriyle birlikte toplam 7 kişi. Tatvan’da 11 asker. Zırhlı araç ‘kazaları’nda kaç kişi, eylüldeki 4 asker gibi. “Şehit” deyip yüceltmek, tabutuna bayrak sarıp bir tören icra eylemek yetiyor, bin türlü sorumsuzluk zincirine. Oysa onlar artık sizin yaşadığınız bu hayatta değil. Bu kadar yani!