Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Tahran’daki zirvesi ‘ateşkes polemiği’ne sahne oldu. Suriye’nin İdlib kentindeki durumuen ele alındığı ve alışılmışın aksine basına açık biçimde yapılan görüşmede, Erdoğan’ın ateşkes ilan edilmesi talebi kabul edilmedi.
Suriye ordusu, Rusya ve İran’ın desteğiyle cihatçı grupların elindeki son vilayet İdlib’e yönelik harekata hazırlanıyor. Birmeşmiş Milletler’e göre bölgedeki 2.5 milyon sivilin harekat nedeniyle yaşadığı güvenlik tehlikesi ve operasyonun kapsamı Tahran’daki zirvenin ana gündemini oluşturdu.
Önce ikili olarak bir araya gelen liderler, zirvenin başlangıcında ise basının önünde görüşlerini dile getirdi.
Ev sahibi olarak söz alan Ruhani şunları söyledi: “İran cumhuriyeti Suriye hükümetinin isteği üzerine bu ülkede bulundu. Bu bulunma ne gelecekte ne geçmişte kendi karar ve görüşümüzü zorla kabul ettirmek yönünde olmamıştır. Biz bölgedeki bazı ülkelerin terör ve ayrılıkçı endişelerini anlıyoruz. Ama bunu için en etkili yöntemin Suriye hükümetiyle işbirliği yapılması olduğuna inanıyoruz. Biz barış için savaşıyoruz. Bu mücadele sivillere zarar vermemeli. Suriye’nin geleceği için ilk ve son rol Suriye halkına aittir. Krizin sonlandırması için Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Özellikle İdlib’de terörle mücadele devam etmelidir. Suriye’ye yardım etmek uluslararası toplumun gündeminde olmalıdır. ABD’nin oradaki varlığı derhal son bulmalıdır.”
Putin ise “Suriye’de kalan teröristler İdlib’de bulunuyor. Daha önceki zirvelerde alınan kararlar başarılı bir şekilde hayata geçiriliyor. Uluslararası terörizm hemen hemen yok edildi. Suriye topraklarının neredeyse tamamı kontrol altına alındı. Çeşitli provokasyonlar hazırlıyorlar. Hatta kimyasal silahların kullanımıyla oluyor bu provokasyonlar” diye konuştu.
Erdoğan ise şunları söyledi: “Astana kapsamında hayata geçirdiğimiz en kritik adım gerginliği azaltma bölgelerini tesisiydi. Ancak bunlar zamanla farklı bahanelerle tasfiye edildi. Bunlardan geriye sadece İdlib kaldı. Burada muhalefet, yaşanan gelişmeler nedeniyle aldatıldığını düşünüyor. Türkiye olarak şehitler verdiğimiz bu sürecin şu an itibariyle çok riskli bir yere geldiğini düşünüyoruz. İdlib sadece Suriye’nin geleceği için değil, bizim milli güvenliğimiz ve bölgenin geleceği için de öneme sahiptir. İdlib’e yapılacak saldırı felaketle sonuçlanacaktır. Teröristlerle mücadelede zaman ve sabra dayanan yöntemlere gerek var. İdlib’in kan gölüne dönmesini asla istemiyoruz. Siz dostlarımızdan da bu çabalarımıza destek olmanızı bekliyoruz. İdlib için makul bir çıkış yolu bulmalıyız. Astana garantörlerinin Suriye’de yeni bir insani kriz yaşanmasına izin vermeyecekleri mesajı bu zirveden dünya kamuoyuna verilmelidir. Fırat’ın doğusunda arzu etmediğimiz gelişmeler yaşanıyor. Bir takım yabancı güçlerin attığı adımların artık bambaşka bir yere yöneldiği bir gerçektir. ABD’nin bölgede bir diğer terör örgütünü güçlendirmesinden fevkalade rahatsızız. Türkiye bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Türkiye göçmen ağırlama kapasitesini doldurmuştur. Suriye rejimimin de göz yummasıyla terör örgütü varlığını kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Bu durum aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğüne de tehdit oluşturuyor. Bu zirveden çıkacak sonuçların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
Erdoğan, Fırat’ın doğusundaki ABD ve YPG varlığına ilişkin eleştiriler de getirdi. Bunun üzerine Ruhani ABD ve YPG’nin bölgeden çıkarılması konusunda Türkiye ile beraber çalışabileceklerini ilk kez söyledi.
Ateşkes tartışması
Konuşmaların ardından zirve bildirisi liderlere dağıtıldı. Erdoğan bildiriyi okuduktan sonra zirveden çıkacak bir ateşkes ilanının faydalı olacağını söyledi.
Bunun üzerine söz alan Putin, Suriye ordusunun ve sahada savaşan güçlerin masada olmadığını belirterek onların adına ateşkes ilanının gerçekçi olmadığını söyledi.
Arayı Ruhani buldu. İran lideri silahlı gruplara silah bırakma çağrısı yapılmasının daha isabetli olacağını söyledi. Putin ve Erdoğan Ruhani’nin önerisini onayladı.