• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Tutuklu Korgeneral Yılmaz: Başbakanla iki kez konuştum, darbeyi önleyenlerden biriyim

29/07/2016 21:44

 

Darbe girişiminin ardından tutuklandıktan sonra TSK’dan ihraç edilen Diyarbakır 7’nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın savcılık ifadesi yayınlandı.

DHA’nın paylaştığı ifadeye göre,15 Temmuz gecesi Başbakan Binali Yıldırım’la iki kere telefonda görüştüğünü belirten Yılmaz, “Ben darbeyi yapmak değil, bilakis Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasını sağlamak için darbeyi önleyen bir kişiyim” dedi.


ibrahim yilmaz

Korgeneral Yılmaz ifedesinde, karşılaşmış oduğu suçlama nedeniyle büyük bir üzüntü duyduğunu belirtti.

Yılmaz, 15 Temmuz gecesi Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ile yedi kez görüştüğünü, hiçbir birliğin kışladan çıkmaması için önlemler aldığını ve emirler verdiğini söyledi.

‘Harekat merkezinin dışına çıkmayacaksınız’

Korgeneral ifadesine şöyle devam etti: “Silvan’daki ve Mazıdağı’ndaki operasyon nedeniyle normal şartlarda Diyarbakır’da bulunan iki taarruz helikopterine ek olarak 2’nci Ordu Komutanlığı’ndan üç tane daha ek taarruz helikopteri gönderilmişti. Bu helikopterlerin kıdemli pilotu Erdem Çerfiş saat 00.48’de kolordu merkezine geldi. Bu saatlerde henüz halk sokaklara inmemişti, Genelkurmay bombalanmamıştı, Meclis bombalanmamıştı, özel harekatlara saldırılmamıştı. Çerfiş bana Ankara’da Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli bir binbaşının telefon açtığını, beş tane taarruz helikopterinin tam mühimmat yüklü olarak Ankara’ya gönderilmesi gerektiğini söylediğini anlattı. Gidip gitmeme konusunda emrimi sordu. ‘Kesinlikle hiçbir yere gitmek yok, harekat merkezinin dışına çıkmayacaksınız’ dedim. Sadece Diyarbakır değil, Şanlıurfa, Batman ve Mardin’de de hiçbir araç birliklerinin dışına çıkmadı. Batman ile de görüştükten sonra saat 01.00’de Diyarbakır valisini arayarak kışlalarda sorun olmadığını, bütün birliklere hakim olduğumuzu, devletimize milletimize bağlı olarak görevimizin başında olduğumuzu beyan ettim. Bütün birlik komutanları ya da vekilleri ile bizzat sözlü olarak emrimi ilettikten sonra, harekat merkezi de aynı şekilde emri alt kademedekilere iletmekteydi.”

‘Durum karışık, kimin ne olduğu belli değil’

Yılmaz, özel kuvvetlere ait olan kışlalarında üç tabur olduğunu, kendisinin onların üzerinde herhangi bir emir komuta yetkisinin bulunmadığını belirterek ifadesini şöyle sürdürdü: “Sadece onların bizden talep edeceği lojistik ihtiyaçlarını karşılamakla mükellefiz. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı’nın yazılı emir mevcuttur. Bu üç taburun komutanı Albay Altan Bora, saat 21.00 civarında kurmay başkanını arayarak havaalanına gitmek için kendisinden üç tane araç talep etmiş. Kurmay başkanı beni aramıştı, ‘Yazılı emir var mı?’ diye sordum, ‘Var’ deyince ‘Tahsis edin’ dedim. Bütün birlikleri kontrol altına aldıktan sonra aklıma o havaalanına gitmiş olan birlik geldi. Altan Bora’yı aradım, ne yaptığını sordum, o da görev aldıklarını, Tuğgeneral Semih Terzi’nin havaalanına geldiğini, bir taburun uçakla gitmek için orada olduğunu, yüklemekte olduklarını söyledi. Semih Terzi’yi telefona istedim, kendisine nereye gittiğini sordum, o da ‘Ankara karışmış, bizi çağırdılar, oraya gidiyoruz’ dedi. Telefon görüşmemiz bu şekilde sonlandı. Saat 01.35’te Altan Bora ile tekrar görüştüm, havaalanındaki durumu sordum. ‘Diyarbakır’dan sakın ayrılma, durum karışık, kimin ne olduğu belli değil’ dedi.”

Korgeneral Yılmaz, saat 03.30’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı’nın kendisini aradığını ve 8’inci Ana Jet Üssü’ndeki subay ve pilotların gözaltı işleminin yapılacağını, bu konuda yardım istediğini aktardı.

Yılmaz şöyle devam etti:

“Kendisine her konuda yardımcı olacağımızı söyledim. Ayrıca Diyarbakır’dan beş tane uçağın da kalktığını söyledi. Bu maksatla gidip gözaltı yapacaklardı. Bunun üzerine ben havaalanındaki Altan Bora Albayı aradım. Siz oraya gittiğiniz saat 23.15 civarından sonra herhangi bir uçak kalkıp kalkmadığını sordum. ‘Hayır’ deyince bu uçakların saat 22.00 civarında kalkmış olduğunu öğrendim. Daha sonra merkez komutanını, il jandarma komutanını aradım ve 8’inci Ana Jet Üssü’ne gidiş ile ilgili olarak gerekli hazırlıkları yapmalarını, güvendikleri 15-20 rütbeli tam teçhizatlı personel hazırlamalarını, gerekirse zor kullanılarak girileceğini beyan ettim. Bu emri aynı zamanda kışlada bulunan Özel Kuvvet Tabur Komutanı Binbaşı Selçuk’a da verdim. Ona da 15-20 kişilik bir ekip hazırlaması hususunda aynı talimatı verdim.

‘Bize uçak lazım’

“Ekipçe polislerle birlikte oraya gideceğimizi söyledim. Saat 04.50’de Cumhuriyet Başsavcısı’nın makamına geldim. Başsavcımız makamında bana bu hain canilerin yayınlamış olduğu sahte Genelkurmay sıkıyönetim bildirisinde hiçbir bilgim olmadığı halde ismimin yazıldığını gördüm. Bu listede ismi yazılanların tamamının gözaltı işleminin yapılması ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı’ndan talimat geldiğini, ancak benimle ilgili istisna olduğunu söyledi. Bu saatte henüz daha cumhurbaşkanlığı külliyesi bombalanmamıştı, yani tehlike geçmemiş, devam etmekteydi. Havadaki uçaklar henüz kontrol altına alınamamıştı ve sağı solu bombalıyordu. Ben de kendisine ‘Şu belayı bir def edelim, ondan sonra boynumuz kıldan incedir, ne gerekiyorsa yapılır’ tarzında konuştum. Başsavcı, Kenan savcıyı görevlendirdi ve beraberce 05.15 civarında kolordu karargahına gittik. Gittikten sonra görüntülü telefondan Recep generali aradım. Aradığımda yolda olup da gelmekte olan Cemal Ziya Kadıoğlu da onun yanındaydı. İkisiyle de görüştüm, bu gözaltı ile ilgili kararı kendilerine bildirdim. Tam bu esnada Kadıoğlu, ‘Havada 4-5 uçak var, her yeri bombalıyorlar, bize uçak lazım’ dedi. ‘Siz bu pilotlara gözaltı yaparsanız biz nerede uçak kaldıracağız’ dedi. Onun üzerine ne yapacağımı düşündüm.”

Başbakan Binali Yıldırım’ı aramaya karar verdiğini anlatan Yılmaz, başbakana illerde herhangi bir sorun olmadığını, kolorduda birliklere tam komuta yaptığını, herhangi bir birlik dışına çıkış olmadığını, anayasaya bağlı olarak görevinin başında olduğunu söyledikten sonra, gözaltı kararını söylediğini aktardı.

‘Sesimi kayda alın vurun’

Yılmaz şöyle devam etti: “Korgeneralin ‘Eğer bunlar gözaltına alınırsa bizim Ankara’daki olaylara müdahale edecek uçağımız olmaz, bu gözaltı kararını kaldıralım’ şeklindeki teklifini kendisine ilettim. Ankara’daki durumu nedeniyle bunu kendisine sormak durumunda olduğumu açıkladım. Kendisi telefonla görüşürken diğer bir telefonla ‘Eskişehir’deki generali bağlayın’ dedi. Bir kısmını ben de görüntülü telefonda işittim. Sonuçta gözaltı işleminin uygulanmasına karar verildi ve biz gözaltı kararı için hazırlıklara başladık. Fakat, bu arada 05.40 civarında Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi’ne, Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Hasan Hüseyin Demirarslan gelmiş. Tabii o diğerlerinden kıdemli olduğu için emir komutayı o almış gibi telefonun başında o vardı. Onunla görüşmeye başladım. O da ‘Durum kritik, havadaki uçakları indiremiyoruz, Diyarbakır’dan iki uçak kaldırmamız lazım’ dedi. Ben de pilotların gözaltı kararının başbakanın teyit ettiğini söyledim. O da Başbakanı aradı. Daha sonra kendisi beni geri aradı, görüştüğünü, uçakları kaldıracağımızı söyledi. Önce Recep general, arkasından Ziya Kadıoğlu ile sonra da kendisi ile görüşünce biraz kafam karıştı. Sayın Başbakanı bir daha aramaya karar verdik ve kendisine ulaştık. Kendimi tanıttım. ‘Eskişehir’den Diyarbakır’dan iki uçak kaldırmamızı istiyorlar ve sizin onayınızın olduğunu söylüyorlar, bu uçakların kalkmasına izniniz var mı?’ diye sordum. O da telefonla tekrar Eskişehir’e bağlandı. Aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini duydum; Demirarslan, ‘Oradaki uçaklar gelecek buradaki uçakları vuracak’ diyor. Başbakan ‘Vurun’ diyor. O ‘Yazılı emir gerekiyor’ deyince, başbakan ‘Ben bu saatte sana nereden yazılı emir vereyim, sesimi kayda alın vurun’ dedi. Daha sonra bana da ‘Kaldırın kardeşim uçakları’ dedi, telefonu kapattı.”

Korgeneral İbrahim Yılmaz, 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin gözaltına alınmasından sonra sözlü olarak ordu bölgesinde kıdemli olduğu için, ordu bölgesini kendisinin komuta etmeye başladığını belirtti.

‘Belge bulunduğu takdirde her türlü cezaya razıyım’

İfadeye şöyle devam edildi: “Saat 18.30 civarında da Ordu Komutanlığı’na vekaletim yazıldı ve ayın 20’sine kadar, gözaltı uygulanıncaya kadar Ordu Komutanlığı vekaletini yürüttüm. O gün Ankara’da toplantı vardı. Toplantı esnasında bir haber geldi, arkasından da mesaj geldi. Önce 2’ınci Ordu Komutanlığı vekaletimin kaldırıldığı yayınlandı. O zaman otomatikman benden sonra gelen Asayiş Kolordu Komutanı’nın vekil olması lazım. Arkasından da ona vekalet geldi. O zaman gözaltı işleminin başlayacağını ben hissettim. Toplantı bittikten sonra Genelkurmay Başkanı ile görüştüm. Kendisi bana bazı şeyler söyledi, arkasından savcılığa gidip ifademi vermemi emretti. Ben de başsavcımı aradım. Akşam saat 19.00 civarıydı. O da talimat almış, ‘Biz de sizi davet edecektik, siz gelirseniz daha uygun olur’ dedi. Ben de 20.00’de başsavcılığa geldim ve gözaltı işlemi yapıldı. Tekrardan şunu açık, kesin ve net olarak ifade etmek istiyorum: Ne benim, ne ailemin hiçbir ferdi, ne çocukluğumda, ne gençliğimde ne de meslek hayatım içerisinde bu alçak FETÖ örgütünün herhangi bir mensubuyla, derneğiyle, eviyle, dershanesiyle en ufak bir irtibatım olmamıştır. Benim bu hainlerle, halkına uçak bombası atanlarla, taarruz helikopterleri ile tarayanlarla ne şimdi, ne gelecekte ne de mezarda asla bir işim olamaz. Bu nettir ve kesindir. Bu konuda herhangi bir bilgi, belge bulunduğu takdirde ben her türlü cezaya razıyım.”

‘Burada üzüntülü bir şekilde bulunuyorum’

Böyle bir suçlama ile karşılaştığı için büyük bir üzüntü duyduğunu belirteren Yılmaz, “35 yıllık meslek hayatı boyunca yapmış olduğum barışta ve savaşta milletime ve cumhuriyetine doğrulukla hizmet etmeye, icabında vatan uğruna seve seve canımı vereceğime yemin ettim. Ne çocukluğumda, ne gençliğimde ne de sonraki dönemde FETÖ örgütünün herhangi bir mensubu ile herhangi bir teşkilatı ile tesadüfen dahi olsa en ufak irtibatı olmayan biri olarak bunların değil dershanesine gitmeyen, semtinden geçmeyen biri olarak burada üzüntülü bir şekilde bulunuyorum. Olay ile ilgili olarak ben darbeyi yapmak değil, bilakis Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasını sağlamak için darbeyi önleyen bir kişiyim” diye konuştu.

‘Dış göreve gittiğimizde yabancı para bulundururuz’

Korgeneral Yılmaz ifadasinde evinde dolar bulunması ile ilgili soru üzerine ise, “Evimde dolar, sterlin ve euro vardı. Herhangi bir dış göreve gittiğimizde yabancı para bulundururuz. Yanlış hatırlamıyorsam dolar olarak bir 100 dolar, bir 5 dolar, iki de 1 dolar vardı. Sterlin ve Euro evdeydi. Evde eşim ve çocuklarım olmadığı için arkadaşlara sordum burada mı kalsın diye, onlar da para lazım olur üzerinizde kalsın dediler. Sayarlar, tespit ederler, geri teslim ederler diye söylediler. Bu paraları bizzat üstüme alarak geldim. Böyle bir şifre olsa paraları yok edebilirdim. Ben olay gecesi verdiğim emirleri ve davranış tarzımı yukarıda kronolojik sırayla anlattım. 23.33’te ilk emrimi Kurmay Albay Ahmet Köse’ye verdim” dedi.

Akar’ın ‘Gülen’le görüştürecekti’ dediği Evrim: Tanımam, darbeden habersizdim

Orgeneral Ünal’ın ifadesinden: ‘Kimden emir alıyorsunuz’ diye sordum ‘Bilmiyoruz’ dediler

Marmaris saldırısındaki pilot: Erdoğan’ın helikopterini gördüm, kimseye söylemedim

Rehin alınan Orgeneral Çolak’ın ifadesi: Genelkurmay’a dışarıdan saldırılıyor sandım

Tümgeneral Dişli suçlamaları reddetti: FETÖ’yle ilgili soruyu hakaret kabul ederim

Yarbay Karakuş: FETÖ üyesi değilim, dersaneye bile gitmedim

Rehin alınan Mendi’nin ifadesinden: Allah belanızı versin, vuracaksan şimdi vur

Akar’ın ifadesi: ‘Kanaat önderimiz Gülen’le görüştürelim’ dediler, tersledim

Vodafone Arena’ya inen pilot: Darbe girişimini sonradan öğrendim, emirleri uyguladım

Orgeneral Güler’in ifadesinden: Beni emir subayım rehin aldı, ellerimi Akın Öztürk çözdü

Tümgeneral Dişli’nin ifadesinden: Akar ‘şaka’ sandı, Öztürk’ün ilgisi yok

2’inci Ordu Komutanı Huduti: Akar beni aradı, mücadele ettiğim paralelle anılmam üzdü

Orgeneral Akın Öztürk’ün darbe suçlamasını reddettiği savcılık ifadesinin tam metni

Hürriyet’e göre darbe girişiminde ilk itiraf Akar’ın yaverinden: Cemaat üyesiyim

AA’ya göre Erdoğan’ın başyaveri Yazıcı, ‘Gülen terör örgütü lideri’ dedi

Kategori:Aktüel

SON HABERLER

Nvidia, Suudi Arabistan'a yapay zeka çipi satacak

ABD’li çip şirketi Nvidia, Suudi Arabistan şirketi Humain’e yapay zeka çipi satacak.

Bayrampaşa'da eski eşini arabayla ezmeye çalışan adam tutuklandı

Bayrampaşa’da eski eşini arabayla ezmeye çalışan şüpheli tutuklandı.

Diploma raporu hazırlayan akademisyenle ilgili haberlere erişim engeli

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline ilişkin rapor hazırlayan akademisyenlerden Doçent Yasin Çetin’le ilgili haberler erişime engellendi.

İmamoğlu hakkında 'ifade verirken hakaret ettiği' gerekçesiyle soruşturma

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında ‘kamu görevlisine hakaret’ suçlamasıyla soruşturma başlatıldı.

Boğaziçi'nde Nurettin Yıldız protestosuna polis müdahalesi

Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü’nün (BİSAK) ‘altı yaşında evlenilebileceği’ne dair fetvasıyla hatırlanan ilahiyatçı Nurettin Yıldız için düzenlediği etkinliği protesto eden öğrencilere polis müdahale etti.

'Önce Demokrasi Girişimi'nden yeni anayasa için altı ön koşul: Anayasa'ya saygı olmalı
Hakkari'de PKK saldırısı: Sekiz asker hayatını kaybetti

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 751 gündür hapiste

YAZARLAR

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

Silmek isteseler de silemezler

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Füruzan'ın röportajlarındaki dil dikenleri

Mustafa Dağıstanlı

GÜNÜN 11’İ

Mehmet Metiner: İyi ki arşiv var

Akif Beki: Bahçeli'nin 'yapılacaklar' listesi 

Abbas Güçlü: Çin'in binlerce yıllık sembolü ejderhaydı şimdiyse panda

Servet Yıldırım: Türkiye'de konut talebi genelde krediyle desteklenen bir niteliğe sahip

Nevzat Evrim Önal: Bu ahmaklara göre işçi Erol 'AKP'liydi' ve olay da 'bir AKP'liyi başka AKP'lilerin yok etmesi'nden ibaretti

Esfender Korkmaz: Asgari ücret masasında işçi yok

Abdulkadir Selvi: PKK'nın silah bırakma kararı MİT tarafından sahada kontrol edilecek

Nevşin Mengü: Muhtemelen 'yeni anayasada yüzde 50 şartı da aranmasın, ilk turda en çok oyu kim alırsa seçilsin' denecek

Hasan Cemal: PKK'nın silahları gömme ve kendini feshetme kararını önemsiyorum

Taha Akyol: Öcalan belki de 'Meclis'e gelip DEM grubunda konuşma' yapabilecek…

Timur Soykan: Bugün Soma Katliamı'nın 11'inci yıldönümü

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×