• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Türkiye'nin zenginlerine…

02/03/2016 21:23

 

levent gultekin kelleLEVENT GÜLTEKİN

acikcenk@gmail.com

Bir ülkenin gelişmesi, ilerlemesi, yaşanabilir ve itibarlı bir ülke olması için her kurumun, kişinin üzerine düşen görevler var.


Yargı, medya, siyasi partiler, sivil toplum, iş dünyası, üniversiteler, aydınlar, yazarlar, sanatçılar, kanaat önderleri… herkesin bir misyonu, bir işlevi var.

Bunlardan biri üzerine düşeni yapmadığında, ülkede aksaklıklar, toplumda noksanlıklar bitmiyor. Fakat Türkiye’de sorumluların hepsi birbirinden beter durumda.

Yeri geldikçe yargıyı sorguluyoruz. Siyasi yetkilileri protesto ediyoruz. Medyayı eleştiriyoruz. Akademisyenlerden, yazarlardan, aydınlardan bir şeyler yapmalarını bekliyoruz. Fakat nedense işadamlarının böyle bir sorumluluğu yokmuş gibi bir algı var. Servetlerini koruma güdüsüyle iktidardan korkup sinmeleri, uyguladıkları ücret politikaları, çalışanların hayatına mal olan o berbat koşullar… hepsi, her şey normal sanki.

Tek yaptıkları ‘Kaygılıyız’ demek

Batı toplumlarının ilerlemesinde, o ülkelerde demokrasinin güçlenmesinde burjuvanın, yani iş adamlarının ciddi katkısı var. Bizde ise işadamlarının böyle bir misyonu yokmuş, tek görevleri para kazanmakmış gibi bakılıyor.

Neden?

Niçin işadamları ülkenin kötüye gidişini dert etmiyorlar? Niçin bu gidişatı engelleyici en küçük bir çaba sarf etmiyorlar?

Demokrasi askıya alınıyor. Özgürlükler kısıtlanıyor. Medya susturuluyor. Akademisyenler suçlanıyor. Gazeteciler işsiz bırakılıyor veyahut hapse atılıyor. Anayasa askıya alınmış. Alenen ‘tek adam rejimi’ tesis ediliyor.

Fakat işadamlarından hiç ses yok. Arada bir açıklama yapıp “Kaygılıyız” demekten başka hiçbir şey yapmıyorlar.

Niye kazandınız o paraları? Bu ülke yaşanmaz hale gelirse ne yapacaksınız o servetleri?

Ülke, tarihinin en büyük felaketini yaşıyor. Niçin bir şey yapmıyorsunuz?

Bu ülke sizin de ülkeniz değil mi? O servetlerinizi bu ülkeden kazanmadınız mı?

Neden en küçük bir risk almıyorsunuz? Bu garanticilik nedir?

Tek derdiniz para mı? Hayat nedir hiç mi bilmiyorsunuz?

Demokrasisini, özgürlüğünü kaybetmiş, buna bağlı olarak rekabet şartlarını yitirmiş bir ülkede ekonominin sağlam kalacağını mı düşünüyorsunuz?

Böyle bir ülkede onurunuzu koruyabileceğinizi mi sanıyorsunuz?

Alttan alarak, “Efendim” deyip iktidarın önünde el pençe divan durarak, bağlılıklarınızı bildirerek başınıza gelecek felaketlerden kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?

Otoriter rejim kurma çabaları nihayete erdiğinde neyle karşı karşıya kalacağınızı göremeyecek kadar kör müsünüz?

Hal böyleyken niçin bir şey yapmıyorsunuz? Bir şey yapma çabasında olanlara niçin destek olmuyorsunuz?

Neyi bekliyorsunuz?

Umudunu, sevincini, huzurunu, özgürlüğünü… yaşam pırıltısını yitirmiş bir ülkede ekonomi mi kalır?

Eğer böyle bir dönemde elinizi taşın altına koymayacaksanız, kötüye gidişi engelleyici çabalara katkı sunmayacaksanız niye varsınız?

İnsanlar malını, canını, işini, özgürlüğünü kaybetme pahasına bir mücadele verecek, ülkeyi düzlüğe çıkaracak; siz de servetinize servet katacaksınız. Böyle mi düşünüyorsunuz?

Üstelik bu da yetmiyormuş gibi bütün suçu yoksulluktan, çaresizlikten iktidara destek olan halka yüklüyorsunuz. Kurtuluşu onlardan bekliyorsunuz.

İnsanlar ölüyor. Şehirler yıkılıyor. Özgürce yazma, konuşma imkanları bütünüyle yok ediliyor. Gençler ülkeden kaçmanın yollarını arıyor.

Fakat sizin umurunuzda değil.

Birkaç yayın organı kaldı. Onlar da imkansızlıktan can çekişiyor. Ne reklam verecek cesaretiniz var, ne de destek olacak sorumluluk duygunuz.

3 bin TL maaşı olan akademisyen risk alıp bir şeyler yapmaya çalışıyor da milyar dolarları olan sizlerin en küçük bir çabası yok.

Neymiş, içinizden birileri Gezi’de gençlere çok sıcak davranmış. Otelinin kapılarını açmış.

Başka? Bu mudur yapabilecekleriniz?

Ne kadar utanç verici, ne kadar onursuz bir görüntü bu. Farkında değil misiniz?

Toplumun kültürel, sosyal, siyasi ilerlemesine katkı sağlayacak her şey yok ediliyor.

Tüm bu gidişatın sonunda nasıl bir ülke haline geleceğimizi göremiyor musunuz?

Bu topluma bir borcunuz yok mu?

İnsan daha özgür, daha bağımsız olmak ve haysiyetli davranabilmek için çok para kazanmak ister.

Fakat bizim ülkemizde nasıl oluyorsa servet, sahibini daha da köleleştiriyor.

Köle olmak, iktidarın önünde el pençe divan durmak, azarı işittiğinde çocuk gibi ağlamak için mi milyar dolarları biriktirdiniz?

Sizi özgürleştirmeyen, daha haysiyetli davranmanızı sağlamayan o serveti ne yapacaksınız?

Hadi diyelim iktidarın gazabından korktuğunuz için açıktan bir risk alamıyorsunuz. Bir şeyler yapmaya çabalayanlara destek olacak, bunun için bir strateji geliştirecek aklınız, sorumluluk duygunuz, ülke sevdanız da mı yok?

Ne anlıyorsunuz zenginlikten?

Lüks restoranda yemek yiyip en pahalı şarapları içmek veyahut senede birkaç kez first class’ta umreye gidip Zemzem Tower’ın lüks odalarında kalmak mıdır zenginlikten anladığınız?

Bu topluma bir borcunuz yok mu? Sorumluluğunuz yok mu?

Sizin kaybedecekleriniz, bizimkilerden fazla

Bu ülke hepimizin.

Bir avuç insan, daha büyük felaketlere sürüklenmeyelim diye çabalıyor, didiniyor. Eğer sizler de üzerinize sinmiş bu korkaklığı atıp bir şeyler yapmazsanız ülkemizi kaybedeceğiz.

Bu kaybın zararını hepimiz göreceğiz. Ama kuşkunuz olmasın en çok da siz göreceksiniz. Çünkü sizin kaybedecekleriniz, bizimkilerden fazla.

Geçtiğimiz günlerde Forbes ‘Türkiye’nin en zenginleri listesi’ni yayınladı. Umarım bu  tür listeler gelecek nesillerin elinde utancın ve korkaklığın belgesi olarak dolaşmaz.

 

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Levent Gültekin

SON HABERLER

Mahkeme İmamoğlu'nun diplomasının iptalinin 'ayrıntılı' izahını istedi

İstanbul İdare Mahkemesi, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının hangi açıdan yokluk ve açık hata hali oluşturduğunu üniversitesinin ‘ayrıntılı olarak’ izah etmesini istedi.

AA: İmamoğlu'nun kayıp telefonu ele geçirildi

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun olduğu iddia edilen telefon ele geçirildi.

ABD'de hapishaneden kaçan 10 mahkumun altısı hala bulunamadı

ABD’nin Louisiana eyaletinin New Orleans şehrindeki hapishaneden 16 Mayıs’ta kaçan 10 mahkumun altısı hala aranıyor.

Aleviler üzüldüyse Kurtulmuş da üzülmüş

Alevi örgütlerinin özür beklediği Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ‘üzüntülerini’ iletti.

İBB 'yolsuzluk' soruşturması: Zafer Keleş tutuklandı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturmasında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş’in kardeşi Zafer Keleş de tutuklandı.

İğrenç bir yazı
Bir memlekete 'hukuk' ile zulmetmek…

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 758 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Elif Çakır: 'Allah aşkına neden Türkiye'nin yolsuzluk belası'ndan kurtulması için niye iki çift laf edilmiyor?

Erdal Sağlam: 'Gençlik açısından hiç bu kadar kabus bir dönem yaşanmamıştı' diyebiliriz

Fikret Başkaya: Bizde diplomalılara 'aydın' deniyor…

Mithat Fabian Sözmen: Bir kez daha har vurup harman savrulan bir yaz transfer dönemi izleyeceğiz

Esfender Korkmaz: 2024, Türkiye'de rekor sayıda konkordato başvurusunun yaşandığı bir yıl oldu

Şeref Oğuz: Bodrum'da belediyecilik zor

Nevşin Mengü: Milyonlar harcanan gazeteler okunmuyor, o nedenle kendilerine bir trol ordusu kurmak zorunda kaldılar

Murat Ağırel: Gazetecilere iftiralar atılıyor, itibarsızlaştırma kampanyası büyütülüyor

Özge Güneş: Barınma hakkı ile rant politikaları aynı zeminde ama birbirine zıt yönlerde ilerliyor

Ali Eyüboğlu: Yapay zekanın Eurovision'da üçüncü sıraya yerleştirdiği Avusturya birinci oldu

Murat Belge: Ana muhalefet partisine 'terörist' demenin amacı ne olabilir?

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×