Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucularından olduğu Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) CHP ve Kemalistleri hedef aldığı, Balyoz ve Ergenekon davalarını da savunduğu ortaya çıktı. Vakıf ayrıca medyada Balyoz ve Ergenekon mağdurlarının yer almasından da rahatsız olmuş ve bu isimlerin ekranlara çıkarılmaması yönünde çalışma yapılması gerektiğini belirtmiş.
TÜGVA yetkilileri gazeteci Metin Cihan’ın ortaya çıkardığı belgeleri önce yalanlamıştı ancak daha sonra Cüneyt Özdemir’in Youtube kanalında TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu “İçerden belgeleri almış bu adam, sızdırmış, yedek yapmış ve şu anda ifşa ediyor” demişti.
‘Muhtıra yayınlayanlar paralel mensupları değil Kemalistlerdi’
TÜGVA belgelerinde yer alan “15 Temmuz’la birlikte STK’ların üzerine düşen görevler nedir?” başlıklı dosyada “Burada darbe tehdidini oluşturan unsurun sadece FETO yapılanması değil, Kemalistlerde olduğu gözden kaçırılmamalıdır” ifadesine yer verildi.
Sivil toplum kuruluşlarına (STK) yönelik yazıda 15 Temmuz’daki darbe girişiminden ötürü Kemalistler de suçlanmış: “Öncelikle medyada, ilk günden beri hedefin sadece ‘Paralel’ e odaklanmış olması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Çünkü burada darbe tehdidini oluşturan unsurun sadece FETO yapılanması değil, Kemalistlerde olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Daha düne kadar ellerinde ‘Ordu Göreve’ pankartları taşıyanlar, Genel Kurmay sitelerinde muhtıra yayınlayanlar paralel mensupları değil Kemalistlerdi. İnönü üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu’nun ‘Hükümetin değil yüzde 35, yüzde 95’le bile iktidara gelse ülkeyi yönetemeyeceğini’ söylemesi, gene kendisi bir anayasa hukuku profesörü ve CHP eski Genel Başkan Yardımcısı olan Süheyl Batum’un asker için ‘Meğer kağıttan kaplanmış’ ifadesini kullanması ve bu minvaldeki demeçleri daha düne kadar Kemalistlerin kullandığı unutulmamalıdır.”
‘Balyoz ve Ergenekon’u melekmiş gibi göstermek suç işleme olasılığını artıracak’
Yazıda ayrıca Ergenekon ve Balyoz davaları da savunuldu: “Şu en ekrana çıkan bazı isimlerin Balyoz ve Ergenekon sürecinde içeriye alınan herkesi adeta sütten çıkmış ak kaşık göstermeleri de gene büyük sıkıntı arz etmektedir. Evet bu süreçte belki birkaç masum isim içeriye alınmış olabilir, ama top yekûn bu isimlerin hepsini masum birer melekmiş gibi göstermek ileride bunların veya bunlarla aynı çizgide olanların suç işleme olasılığını da arttıracaktır. Çünkü yarın öbür gün, bunlardan herhangi biri bir darbe teşebbüsünde veya anayasa aykırı bir eylemde bulunacağı vakit adeta bunlara karşı söz söyleme hakkımız bile elimizden alınabilir. Çıkıp bizlere, ‘Siz geçmişte de bizi bu iftiralarla içeriye atmıştınız, fakat sonradan her birimizi salıverdiniz’ diyebilirler.”
TÜGVA ekranlarda ve kamuoyunda Kemalistlerin tartışılmasını da istemiş: “Tüm bu sebeplerle paralel konusu tartışılırken, konunun kökeni, yani bu sürece nasıl gelindiği, 28 Şubat’ta halkımıza yaşatılanlar ve bizzat bu Kemalistlerin kendi elleriyle yarattıkları ‘Dinsiz ordu’ algısı da tartışmalarda kendine yer bulmak zorundadır.”
FETÖ’den doğan boşluğa devlet desteğiyle talipler
Söz konusu belgede bunların yanı sıra TÜGVA ve TÜRGEV’in FETÖ’den oluşan boşluğu kendilerinin doldurmak istediği de görülüyor. Hatta bu konuda devletin kendilerine para ödemesi gerektiğini de düşünüyorlar: “Şu an gerek okul, gerekse de yurt konusunda ciddi bir boşluk mevcuttur. Hükümet bu konuda Tügva ve Türgev gibi vakıfları belli bir süreliğine maddi olarak desteklemelidir. Söz gelimi nasıl ki özel okullara giden öğrencilerin okul ücretlerinin belli bir kısmı devlet tarafından karşılanıyorsa, bu süre zarfında yurtlarda kalan öğrencilerin masrafları da belli nispette devlet tarafından karşılanmalıdır.”