Öğretmenler Odası olaya odaklanan, kendini sorumlu hisseden, sinematografik nabzı yüksek bir film. Umarım bu sene yabancı dilde Oscar ödülünü alacaktır.
***
İnsan ilişkilerinden toplumsal sorunlara, kimlik arayışından aidiyet duygusuna kadar çeşitli temaları işlediği “Öğretmenler Odası” ile yönetmen çok yönlü bir sanatçı olduğunu göstermekle kalmıyor, senenin en iyi filmlerinden birine de imzasını atmış bulunuyor. “Öğretmenler Odası” filmine başlarken ne ile karşılaşacağıma dair pek bir fikrim yoktu ama film öyle sinir bozucuydu ki, ilk dakikasından son ana kadar büyük bir endişe hatta gerilim içerisinde filmi tamamladım. Ve filmi çok sevdim. Hikâyesinde; öğretmen Carla Nowak, öğrencilerinden birinin hırsızlık yaptığından şüphelenip meselenin özüne inmeye karar verince, idealleri ile okul sistemi arasında sıkışıp kalan eylemlerinin sonuçları onu büyük bir yıkım ve yıkma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. İtibarın kırılganlığı ve asılsız suçlamaların sonuçları gibi temaları ele alan film, güven sarsıldığında bir kişinin hayatının nasıl altüst olabileceğini araştırırken, adaletin doğası ve masum bireylerin toplumsal kınamanın kurbanı haline gelme kolaylığı hakkında soruları da gündeme getiriyor. Irksal hassasiyetler, izinsiz aramalar ve okul sistemi konularını araştıran hikâyesi, bunu ilginç karakter çalışmaları üzerinden izleyiciye iletmeyi tercih ediyor.