Dolunay Katilleri, yönetmenlik açısından sinema tarihinin unutulmazları arasında yer alamayacak bir film olsa da, anlattığı hikâye ile sinema dünyasında kendine özgü ve unutulması güç bir yer edinecek ve Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Film Arşivi’nde yerini alacaktır. Filmde, Mollie karakterine çok sağlam bir şekilde bağlanan ve tutkulu bir performans sergileyen Lily Gladstone’un Cannes Film Festivali’ndeki basın toplantısında söyledikleri çok önemliydi.
Genellikle duyulmayan Amerika yerlilerinin hikâyelerini anlatma çabasına odaklanan filmdeki hikâyeleri anlatmaya çalışan ve sesini duyurmaya çalışan yerli toplulukların genellikle göz ardı edildiğini vurguladığı bu konuşması, Scorsese’nin bu filmi, bu önemli hikâyeleri geniş bir izleyici kitlesine ulaştırma amacı güttüğünün de kanıtıydı adeta. Ve bu bağlamda, sadece bir tarihi dram olmanın ötesinde, unutulmuş veya göz ardı edilmiş bir topluluğun sesini duyurma çabasına önemli bir katkı sağlayan filmle karşı karşıya olduğumuzu unutmamamız gerekiyor filmi değerlendirirken. Maalesef ki tarihe ve insanlığa hediye olarak görmemiz gereken bu filmi Türkiye vizyonunda sadece 78 bin kişi izlemişti. Ekonomik sebeplerle sinemada izlememiş olanları tenzih ederek söylemeliyim ki bu büyük bir ayıp bence. O yüzden film 5 Aralık’ta dijital vizyona girer girmez hakkında yazmak ve bu filmi sizlere ulaştırmak için sabırsızlandım.