ABD Başkanı Donald Trump, G-20 zirvesinden sonra düzenlediği basın toplantısında Türkiye ile ABD arasındaki S-400 krizinin nasıl oluştuğunu adım adım anlattı: “Berbat bir durum, berbat. Ne yapacağımız üzerinde çalışıyoruz.”

İki liderin Osaka’daki zirve kapsamındaki görüşmesinde öne çıkan gündem maddesi Türkiye’nin Rusya’dan almayı planladığı S-400 füzeleriydi.
ABD Türkiye’nin Rusya’dan almak istediği S-400’lerin NATO ile uyumlu olmadığını ve Türkiye’nin de üretim programında yer aldığı F-35 savaş uçaklarının güvenliğini tehlikeye atacağını söylüyor. ABD’li yetkililer ise Türkiye’nin kararından vazgeçmemesi halinde ABD yasalarında yer alan yaptırımlarla karşı karşıya olacağını bugüne kadar pek çok kez dile getirdi. Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programındaki ortaklığını kaybetme riski de bulunuyor.
‘Erdoğan’a hiç de adil davranılmamıştır‘
Trump sürecin bugüne nasıl geldiğini şöyle anlattı: “Obama yönetimi sırasında bizim Patriot füze sistemimizi almak istedi. Satmadılar. NATO üyesi oldukları halde, teoride müttefik olduğu halde ve büyük de bir ordusu ve büyük savaşçıları var.
Erdoğan Patriot füzelerini almak istedi, Başkan Obama’nın ekibi ‘Hayır’ dedi. Erdoğan füzeleri almak istemeye devam etti, onlar da hayır demeye devam etti. Ve bu füze savunmasına ihtiyacı vardı.
Sonra Rusya’ya gitti ve S-400’leri almak için bir anlaşma yaptı. Çünkü Patriot’u almasına izin vermediler. Bu hükümet – bu hükümet derken benden önceki hükümet – Erdoğan’ın Patriot füzelerini almasına izin vermedi. Sonrasında Rusya’ya gitti ve S-400 anlaşması yaptı – ki bunların Patriot’lar kadar iyi olmadığını farzedelim. Ama bir anlaşma yaptı ve para ödedi, ve çok büyük paralar ödedi.
‘Yapabileceği bir şey yoktu zaten almıştı bu S-400’leri‘
Alır almaz da bizim ülkemizden insanlar ‘Bak bu sistemi kullanmanı istemiyoruz çünkü NATO vs. vs.’ tüm bu detayları biliyorsunuz. ‘Bize bir iyilik yap ve sana Patriot füzelerini satalım’. ‘E artık geç, ben aldım S-400’leri.’ Yapabileceği bir şey yoktu zaten almıştı bu S-400’leri.
Bu arada 100 tane de F-35 aldı – dünyadaki en iyi savaş uçağı. Göremiyorsunuz bu uçağı ve göremediğiniz bir şeyi yenmeniz zordur. Ve Erdoğan bu uçaklardan yüzün üzerinde aldı, 116 adet aldı. Daha fazla da alabilir. Şimdi bunların sevkiyatını istiyor, bunun için ciddi miktarda bir para ödedi önden Lockheed’e, bizim şirketimize, bizim istihdamımıza.
‘Onca zaman Patriot’u alamazsın denildi‘
Şimdi ne deniyor? Bizim sistemimizle uyumlu olmayan S-400 füze sistemleri kullanıyor. Eğer S-400 kullanırsanız yabancılar bizim F-35’imizin dehasının gizli bilgilerine erişebilir deniliyor.
Dürüst olayım mı, tabii ki ülkemizin yanındayım ama Erdoğan’a hiç de adil davranılmamıştır. Onca zaman Patriot’u alamazsın dendi, sonra başka bir şey almaya kalktığında birden ‘Satabiliriz size dört yıl içinde de sevkiyat’ dediler. Sonra ‘Hemen sevkiyatını gerçekleştirebiliriz’ dediler. O da dedi ki ‘Yapamam. Bir servet harcadım Rusya’dan benzer bir sistem aldım.’
Sorun şurda uçakları da aldı bu arada. Ve burada bizim tarafımızca bir sorun var, uyum sorununca değil, ulusal güvenlik sorunu açısından.
Yani berbat bir durum. Berbat bir durum. Ve bence dürüst olmak gerekirse bence bu gerçekten de Erdoğan’ın suçu değil. Şimdi ‘Son dakika’ diye girerler: ‘Donald Trump Türkiye’yi seviyor, ABD yerine Türkiye’nin yanını tutuyor.’ Hayır tutmuyorum. Ülkemizi seviyorum ama şunu söylemek zorundayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pastör Brunson’ı geri verdi, bildiğiniz gibi kimse geri alamamıştı. Hatırlıyorsunuz değil mi, masum bir pastör 35 yıl hapiste olacaktı. Onu aradım ve kısa bir süre sonra Brunson oval ofisteydi. Yani bence sert bir adam ama ben onla anlaşıyorum.
Bence biz alamazsın derken adil davranmadık. Sonra başka sistem aldığında satabiliriz dediğimizde de uçakları da S-400’ü de almıştı. Yani karmaşık bir anlaşma. Ne yapacağımız üzerinde çalışıyoruz.“
Suriye’ye de değindi
Trump, iki ülkenin Suriye’de yaşadığı bazı anlaşmazlıklara da değinerek, Erdoğan hakkında şöyle konuştu:
“Türkiye ilginç bir mesele. Çünkü Erdoğan zorlu bir adam ama ben iyi anlaşıyorum kendisiyle iyi anlaşıyorum. Belki bu kötü bir şeydir. Ama bence bu iyi bir şey. Dürüst olmak gerekirse Erdoğan Kürtlerle büyük bir sorunu var, onları ortadan kaldırmak istedi ve 65 bin kişilik bir ordusu var sınırda. Bize IŞİD’le mücadelede yardım eden Kürtleri ortadan kaldırmak istedi. Halifeliğin sonunu getirdik, yüzde 100’ünü bitirdik. Kendisini aradım ve bunu yapmamasını istedim. Sanırım doğal düşmanlar Erdoğan veya Türkiye ve Kürtler. Ama yapmadı, askerleri sıraya dizilmiş ve bize yardım eden Kürtleri yok etmek için hazır bekliyordu. Ama dedim ki ‘Bunu yapamazsın, bunu yapamazsın’. Ve yapmadı.
Yani kendisiyle bir ilişkim var. İdlib’te beraber çalışıyoruz çünkü 3 milyon insanın öldüğünü görmek istemiyor, ben de istemiyorum Suriye’de böyle bir şey.“