– Bir dünya savaşındayız ama çok az Amerikalı bunun farkında. (Sayfa 2)
– Bu (Obama) yönetim, bizi düşmanımızı layıkıyla tanımlamaktan men etti: Bunlar radikal İslamcılar. (Sayfa 3)
– Kamuoyu önünde bizimle dost olduklarını söyleyen ama düşmanımızla ortak çalışan ülkeler tarafından aptal yerine konulmaya artık tahammülümüz kalmadı. (Sayfa 9)
Bu alıntılar, Donald Trump’ın hafta içi Ulusal Güvenlik Danışmanlığına atadığı Savunma Bakanlığı eski İstihbarat (DIA) Direktörü Mike Flynn’in dört ay önce çıkan kitabı “Savaş Alanı”ndan. Alt başlığı, “Radikal İslam ve onun müttefiklerine karşı süren küresel savaşı nasıl kazanabiliriz”. Amerikan dış politikasının yeni dönemki rehberinden.
…
Çok katı değil mi? Şimdiye kadar Obama Yönetimi’nden hiç duymadığımız şeyler… Hatta ondan önce Bush Yönetimi’ndeki neo-conları bile aşan bir söylem. Nitekim neo-conlardan çok farklı, diktatörler ve Rusya gibi Washington yerleşik düzeni için tabu sayılan bir ülkeyle bile işbirliğini öngören yepyeni bir konsept bu.
İşin başka bir çarpıcı yanı, Flynn, yeni şekillenen Trump kabinesinde bu çizgisinde yalnız değil. Ve hafta içi Adalet Bakanlığı’na atanacağı açıklanan Alabama Senatörü Jeff Sessions ile CIA Direktörü olacağı duyurulan Kansas milletvekili Mike Pompeo da aşağı yukarı aynı türden bir söyleme sahip. Pompeo’nun 15 Temmuz darbe girişimi sırasında attığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “İslami totaliter bir diktatöre” benzettiği tweet mesajı, Flynn’in diplomatik bir dille yazdığı kitabın Trump kampanyasına uyarlanmış şekli sadece.