BERİL KÖSEOĞLU
Her gün yeni bir ‘Alo Fatih’ kasetinin çıktığı, MİT’in mahkeme kararıyla 2 bin 473 kişiyi dinlediğinin açıklandığı bir dönemde son olarak 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının arkasında olduğu öne sürülen ‘paralel yapı’nın, üç yıldır dinlendiği öne sürülen binlerce kişinin adının ve telefon numarasının yer aldığı bir liste ortaya atıldı.
Star ve Yeni Şafak gazetelerinin aynı kaynaktan çıkmış görünen haberlerine göre İstanbul’da iki savcı, Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gizli biçimde yaklaşık 7 bin siyasetçi, işadamı, akademisyen, sivil toplumcu ve gazeteciyi üç yıl boyu dinledi. İki gazete dinlenen kişilerin listesini telefonların son iki rakamını gizleyerek verdi. Ancak ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük telekulak skandalı’ olarak sunulan haberler, bir dizi soru işaretini de beraberinde getirdi.
Hükümet bilmiyor muydu?
* Yeni Şafak haberinde, ‘paralel yapının dinleme işini 7 Şubat 2012’deki MİT krizinden önce, 2011’de’ başlattığı vurgulandı. Yani, dinlemelerden sorumlu tutulan Fethullah Gülen Cemaati’yle AKP hükümetinin arasından en azından kamuoyunun önünde su sızmadığı bir dönemde… Bu durum akıllara, ‘Hükümet, 17 Aralık öncesinde bu dinlemelerden haberdar değil miydi?’ sorusunu getirdi. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, yazılı açıklamasında “7 bin kişinin, bir ülkede hükümetin bilgisi, haberi, onayı olmadan dinlenebilmesi mümkün değildir” dedi.
TİB nasıl izin verdi?
Dinlemelerin yapıldığı dönemde, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) başında hükümetin çok güvendiği ve sonradan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan Fethi Şimşek vardı. Söz konusu kişilerin dinlenebilmesi için ayrı ayrı mahkeme kararlarıyla TİB’den izin almak gerekirken, Şimşek nasıl oldu da kendisine güvenen Erdoğan’ın altını oyma peşindeki ‘paralel’ yapıya izin verdi?
Mahkeme kararları nerede?
* Haberlerde dinlemelerin mahkeme kararıyla yapıldığı bilgisi geçiştirilerek ya da ‘paralel mahkeme’ imasıyla verildi.
Star gazetesi, dinlemeleri yasal kılan mahkemelerin adını sadece spotunda ve şu dolaylı ifadeyle andı: ‘Devlet içinde çöreklenen paralel devletin, TMK savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen’in ‘Selam Terör Örgütü’ soruşturması kisvesi altında mahkemelerden aldığı izinlerle yedi binden fazla kişiyi dinlediği ortaya çıktı.’
İki gazete de, mahkeme kararlarını yayımlamadı.
125 klasördeki tek belge bu mu?
* Çağlayan Adliyesi’nde 125 klasör bulunduğu belirtilse de, haberler tek bir belgeye dayandırıldı. O belgede de dinleme listesi yer almadı. Yeni Şafak’ın, dört sayfalık ihbar mektubunun dördüncü sayfası olduğunu belirttiği ‘belge’de, çeşitli ayetlerden surelerin yazılı olması, sayfanın sağında el yazısıyla ‘Tayyib Erdoğan’ yazması ve bunun üç tane ok işaretiyle ‘belirgin’ hale getirilmiş olması dikkat çekti.
Hakan Fidan’ın gözünden nasıl kaçtı?
* MİT Müsteşarı Hakan Fidan, istihbarat teşkilatının başındaki kişi olarak üç yıldır dinlendiğini hiç mi fark etmedi?
* Haberlerde, soruşturmayı yürüten iki savcının da görüşüne başvurulmaması dikkat çekti. Savcılar Adnan Çimen ve Adem Özcan’dan gün içinde yalanlama geldi. Aynı şekilde Fethullah Gülen de iddiayı yalanladı.
* Haberin, tam da MİT ve HSYK yasalarının tartışıldığı bir dönemde yayımlanması dikkat çekti.
‘Tanınmış’ isimler niçin yok?
* Haberlerde, söz konusu kişilerin 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla Gezi Parkı eylemlerine ilişkin soruşturmalar kapsamında dinlendiği belirtiliyor. Ancak dinleme listesinde, yolsuzluk soruşturmasında adı geçen işadamlarının veya Gezi eylemlerinde hakkında soruşturma açıldığı bilinen tanınmış kişilerin isimleri yok.
Bu isimler aynı örgütün üyesi olabilir mi?
* Habere göre savcılar, dinlenen kişileri, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu suikastından sorumlu tutulan ‘Tevhid ve Selam’ örgütüyle bağlantılı görüyordu. Fakat aynı örgüt veya örgütlere mensup olduğu iddia edilen kişiler birbirleriyle son derece ‘alakasız’ görünüyor. Zira liste, İslami kesimin önde gelen kalemlerinden Nihal Bengisu Karaca ve İbrahim Gül’den, ‘laik’ cephedeki Can Dündar ve Ertuğrul Özkök’e; spiker Defne Samyeli’den İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya uzanan geniş bir yelpazeye yayılmış durumda.
Liste mi rehber mi?
İki gazetenin yayımladığı listelerde birçok ismin ad-soyadlarına yer verilmemesi ve bazılarının yanına hatırlatma notlare yazılmış olması, mahkemelerin karar formatlarıyla uyumlu değil. Listeler, mahkeme kararlarından ziyade ‘rehber kayıtları’nı andırıyor.
Lady İmam’ın numarası nasıl bulundu?
* Dinleme listesinde, ‘Lady İmam’ rumuzlu Twitter kullanıcısı da var. Ancak kullanıcı gerçek adıyla değil, ‘Lady İmam’ olarak geçiyor. Dolayısıyla, cep telefonu numarasının nasıl elde edildiği bilinmiyor…
Elif Dürüst’ün soyadı niye 2006’da kaldı?
* Bir diğer dikkat çekici ayrıntı da, dinlendiği belirtilen diğer kişilerle pek alakası yokmuş gibi görünen ‘sosyete üyesi’ Elif Dürüst’le ilgili. Elif Dürüst, 2011’de başlatılan soruşturmada boşanmadan önceki soyadı ‘Germiyanlıgil’le anılıyor…